Savaş devam ediyor

Her bir Mehmetçik, milletimizin en kıymetlisi ve vatanımızın emsalsiz bir parçasıdır. Çok uluslu bölücü terör şebekesi, bu vatanın aziz evlatlarını bizden almak, koparmak istiyor.

Ne yazık ki, şehit haberlerinin birbirine eklendiği günlerdeyiz. Şehitler kervanına, yeni canlarımız katıldı. Şehitlerimizin dokunaklı hikâyelerini takip etmeye mecalimiz kalmadı.

Kahraman şehitlerin haberlerini seyrederken, geride kalan anneleri, eşleri, bebekleri görüyoruz. Yıkılmasına rağmen dimdik duran babaları.

Şehitlerin, gazilerin ve onların ailelerinin maddi durumlarına baktığımızda, sınırlı imkânlarla yaşadıklarını görüyoruz. Şehit cenazelerinin geldiği evler de bizlere bir fikir vermektedir. O evlerin çoğu, gecekondu sınıfına bile girmiyor. Şehit ailelerinin yaşadıkları evlerin görüntüleri: Nerede bir viranelik varsa, sanki oradalar. Derme çatma barakalar vs.

Hemen hemen her şehit haberinde benzer evlerle karşılaşmamız bizi neden şaşırtmıyor Çünkü şunu iyi biliyoruz: "Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir."

Bu topraklarda yaşamanın ağır bedelini, yüksek maliyetini en baştan kabul ettik. Bu bedeli ödedik, ödemeye de devam edeceğiz. Şehit vermekten çekinen bir millet değiliz. Aksine şehadet için yaşıyoruz. Şehitler ölmez, fakat insanlar ölüyor. İstiyoruz ki, sadece vatan değil, vatandaş da sağ olsun.

Bununla birlikte: Milletin özünü oluşturan ve kıt kanaat geçinen şehitler, sadece vatanı değil, milletimizin ve devletimizi yönetenlerin canlarını kurtarmıştır. Şehitlerin, gazilerin ve sadıkların hakkı, hukuku evvela devlete, sonra millete emanettir. Önceliğimiz üstümüzdeki bu hakkı gözetmek, aramızdaki bu hukuku korumak olmalıdır.

Kılıç yarası iyileşir, dil yarası iyileşmez denilmiştir. Çünkü yara çok derindir, gönle dokunur. Bir şehit yakınını üzen, sadece bir insanı incitmiş sayılmaz. Milletimizin tüm fertlerini üzmüştür, incitmiştir. Şehit babasına'sen kimsinlan' diyebilecek kadar milli kimliğini kaybedenler, milletimiz nezdinde hükümsüzdür. Millet hayatımızı kundaklamak isteyen bu cahillere, gerekli yasal uyarılarda ve yaptırımlarda bulunmak durumundayız.

Hükümetler gelir gider. Bölücü teröristlerle dağlarda çarpışan, onları etkisiz hale getiren, planları bozan, elbette Türk Silahlı Kuvvetleri'dir. Hükümete muhalefet edeceğim diye ülkeye ve millete düşmanlık etmemek gerekir. Muhalefet etmek ile yıkıcı faaliyetlerde bulunmak ayrı dünyalara mahsustur.

Buradan şuraya geçelim.

Gelen şehit haberlerine bakıp 'savaşta değiliz' diyebilir miyiz Açık bir savaştayız.

Bölücü terör örgütünü muhatap alıyor, bir devlet olarak kabul ediyor değilim. Şunu söylüyorum: Sadece bir grup çapulcu teröristlerle mücadele etmiyoruz. Terörden ziyade, çok uluslu ortaklı bir tehditle karşı karşıyayız. Öte yandan, kuşatma devam ediyor. Türkiye teröristleri etkisiz hale getirmeye çalışırken, birileri de Türkiye'yi etkisiz hale getirmeye çalışıyor. Bu kadar şehidin başka izahı, karşılığı olamaz.

Karşılaştığımız bu zorlu durum, aslında iki soruyu da beraberinde getiriyor. Bir: Neden şimdi İki: Bu çok uluslu terörün arkasında hangi güçler var