Bu yazıda emek var!

Kitab'a kulak vererek başlayalım: "İnsan için çalıştığından başkası yoktur." (Necm, 39)

Ekmek, emek ve sabır demektir. Emek bir işin yarısıdır. Emek olmadan yemek olmaz. Diğer yarısı da sabırdır. Sabır ile koruk helva olur.

Önce emek, ardından sabır! Bu ikisinin toplamı da 'nasip' eder.

Emek verecek, sabır gösterecek, sonra 'ya nasip' diyeceğiz. Nihayetinde her iş nasip meselesidir.

Yapılan iyilikler, verilen emekler, elbette alacak hanesine yazılmaz. Fakat emek sahipleri, vefa bekler.

İşte; emekle ve ekmekle oynamaya çalışanları görüyoruz.

Bazı insanlar, emek ve liyakat sahiplerini değil, pazarlama ve ilişki profesyonellerini tercih ediyorlar. Binlerce insanın emeğini, gayretini ilgisiz kişilerin hanesine yazıyorlar.

Bazı insanlar da emekleri doğrudan zimmetlerine geçirerek ilerleme yoluna gidiyorlar. Verilen emekleri, kıymetleri ve halis niyetleri ziyan ediyorlar.

Böylelikle, her iki grup insan da milletin kıymetli evlatlarını öğüten, emekleri ziyan eden bir değirmen taşına dönüşüyorlar.

Emek, tıpkı bir iç kanama misali, sessiz ve derinden ilerler. Emeği olmayanın eseri de olmaz ama sesi daha gür çıkar.

Uzun emekler ve zorlu mücadeleler neticesinde ortaya çıkan birikimlerin bir çırpıda harcanmasını veya gölgelenmek istenmesi, insafsızlık değilse nedir

Pusu kurmak bile, ciddi bir emek ister. Emeği sahiplenmek, emekçiyi yok saymak, ne yazık ki sadece saniyeler alıyor.

Evet, sıfır emek Emek hırsızlığı. Ve emekçilerin ahı: "Vay benim emeklerim!"

Soru şu: Emeği yok saymak, emekçileri harcamak suretiyle ne kazanabiliriz Onunla ne alınabilir

Bir başkasının emeğini, alın terini kendi hanesine yazanlar, hayatın her ânında ve alanında vardır.Bu bizi yıldırmasın.

Tam burada sözü Yusuf Genç'e bırakalım: "Modern dünyanın asıl yoksulluğu, kıymet bilen insanların azlığıdır."