Ey İsrail, siz insanı öldürürsünüz!

İşgalci İsrail, yıllardır, Filistinlileri kuşatma ve baskı altında tutuyor. Halkın direncini kırmaya ve topraklarını terk etmeye zorluyor. Bu doğrultuda, insanlık dışı ne kadar şey varsa, hepsinde rekor üstüne rekor kırıyor.

Tüylerimiz ürpererek, nefretle ve hüzünle izliyoruz: Abluka ve bombardıman altındaki Gazze'de, hayat neredeyse felç olmuş. Su yok, elektrik yok, akaryakıt yok, ilaç yok, ilk yardım malzemeleri yok, temel gıda malzemeleri yok. Yok, oğlu yok.

Resmen açık hava hapishanesi. Hatta toplama kampı. İsrail, bununla da yetinmiyor, yetinmek istemiyor. Artık her şeyiyle, Gazze'nin toptan imhası için saldırıyor. Yasak olan silahları kullanıyor. Evlerin ve insanların üstüne beyaz fosfor bombası atıyor.

Gecekondu İsrail, Filistin halkına karşı, savaş suçlarının tamamını işliyor. Milyarlarca dolarlık silahlarıyla, çocukların, kadınların, yaşlıların üzerine ölüm yağdırıyor. Yanı sıra camileri, okulları, hastaneleri, hatta ambulansları hedef tahtasına oturtuyor.

Siyonist rejim, Gazze'yi yaşanmaz bir hale getirip, ciddi bir nüfus hareketliliğinin alt yapısını hazırlamak istiyor. Tüm dünyanın gözleri önünde, Filistinlilere karşı etnik temizlik yapıyor, soykırım uyguluyor. Gerekçesi ne olursa olsun; zulüm zulümdür, haksızlık haksızlıktır. Ayrıca terörün hiçbir mazereti olamaz. Bunun adı, dağdan gelip bağdakini kovmaktır.

Siyasetçiler, zaman zaman şahsî menfaatleri veya hırsları doğrultusunda pervasızca hareket edebilirler. Askerler, siyasetçilerin elinde oyuncak olabilirler. Böylesi hallerde halk, el freni vazifesi görür. Ancak İsrail halkının durumu da pek farklı değil.

Kamuoyu anketlerine göre, İsrail halkının çok büyük bir çoğunluğu, Gazze'de ateşkes ilan edilmesine karşı çıkıyor. İsraillilerin tamamına yakını, insanlık dışı bu saldırıları destekliyor. Filistinli çocuk ve kadın katliamından büyük bir memnuniyet duyuluyor.

Bütün bunlar bize gösteriyor ki, karşımızda, insanlıktan bir gram nasiplenmemiş bir topluluk var. Siyonist İsrail, bunca ateş gücüne, binlerce askerine rağmen Gazze'yi teslim alamıyor. Almak bir tarafa, şehrin çeperlerine bile yaklaşamıyor. Bu başarısızlığı, hiçbir kanlı saldırıyla, örtemezler. Yaptıkları yıkım ve soykırım, başarısızlıklarını örtmeyeceği gibi, daha da aleni hale getirecektir.

Yeri gelmişken Batı dünyasının, İsrail'in orantısız ve acımasız saldırılarından sonra yaptığı açıklamalar da oldukça ibretliktir. Zalim İsrail'i kınayacaklarına, "terörist saldırılarından" dolayı, Filistinlileri suçluyorlar.

Barış gibi "terör" de yuvarlak bir kavram. Nereye yuvarlamak isterseniz, oraya doğru gidiyor. Sormak lazım: Son on, yirmi, otuz yılda terörden kaç Hıristiyan, kaç Yahudi, kaç Müslüman hayatını kaybetti

Batı dünyasının demokrasi, insan hakları ve terör gibi konularda nasıl bir çifte standart uyguladığı herkesin malumudur. Batı dünyasıyla aynı değerleri paylaşmayanların bağımsızlık mücadelesi bile 'terör' kapsamına girebiliyor.

Bir soru daha: Haksızlıklara dayanamayan mazlum insanların savunması ile İsrail'in devlet terörünü aynı kefeye koyabilir miyiz İsrail, Filistin topraklarında terör estiriyor. Gazze'de çocuklar 'devlet' eliyle katlediliyor. Batılı devletler, açık ve sınırsız bir şekilde, bu katillere destek veriyor. Batı dünyası, vatan savunması yapan Filistinlileri terör listesine alıyor.

Filistinlilere yönelik devam eden vahşet dalgasında, kimin ne olduğu bir kez daha görüldü, görülüyor. Hem de çok net bir biçimde. Halden anlamazlara şunu da sormak gerekiyor: Filistin'den başka, dünyanın hangi ülkesinde "Esirler Bakanlığı" var Neden böyle bir bakanlığa ihtiyaç var Bunu bir kenara yazalım, unutmayalım.