Ataol Behramoğlu

Cumhuriyet

Canım Eros

Hızla geçen görüntüde seni göremedim. Sonrasında da nasıl bir kediciksin diye bir arayışa girmek istemedim. O cinayet görüntüsünde, ya da başka bir yerde görenler, sevimli, genç bir kedi olduğunu söylüyorlar. Zaten adından da belli. Sevgiyle büyütülmüş, bakılmışsın. Gençliğin belki de aleyhinde bir etkendi. Çünkü deneyimsizdin. İnsan denen yaratığa

Orta Avrupa turundan selamlar-2

"Aşk İki Kişiliktir" adlı kitabımda "Attila Jozef'in Şehrine Bir Köprüden Tuna'ya Bakmak" başlıklı uzunca bir şiirim vardır. Altındaki yazılış tarihi Aralık 1993-Mayıs 1994 olduğuna göre ilk dizeler demek ki 31 yıl önce yazılmış. Bir günlük bir serüvenin, Macarların en seçkin şairlerinden Attila Jozsef'in şehrinde, yani Budapeşte'de bir köprüden Tu

Orta Avrupa turundan selamlar

Orta Avrupa turu derken yakın komşularımız Balkan ülkelerini atlayarak Macaristan, Viyana ve Çekya turunu adlandırmış oluyorum.Gerçi bu adlandırmayı tartışabiliriz.Almanya'yı, İtalya'yı, İsviçre'yi, Belçika'yı, Fransa'yı Avrupa coğrafyasında nereye yerleştireceğizİngiltere'nin ada Avrupası olarak yeri belli.İskandinav ülkeleri bakımından da sorun y

İnsanlar ve hayvanlar

İnsanla öteki canlılar, özellikle de fizyolojik ve duygusal yapısı bakımından ona en yakın canlı türü olan hayvanlar arasındaki en önemli fark nedir, diye sorulsa yanıtınız ne olurdu Zekâ ve duygu alanlarında genellikle insan lehine verilebilecek yanıtlar çok tartışma götürür. Hayvan hiç kuşkusuz yerçekimi yasasından habersizdir. Ama hangi yüksekli

Çöpler ve altın

Örgütsüz bir ülke, sömürgedir.Örgütlü ülkelerin yağma alanıdır.Örgütsüz bir ülkenin halkı, iki kat köledir.Hem kendi ülkesindeki güçlülerin hem onların da efendisi olan dışarıdaki güçlülerin kölesi.Örgütsüz bir halk zavallı, cahil bir insan topluluğudur. Üstelik bunun bilincinde ya da farkında bile değildir. Zaten asıl cahillik de bu bilinçsizlik,

Cinayetten farksız bir zulüm konusunda

Sayın Osman Kavala ile tanışmadık. Böyle bir fırsat ya da rastlantı olmadı. Fakat çok yıllar önceden, seçkin bir aydınımız olarak adını duymuşluğum vardı. Şimdilerde ise bu ad, ne yazık ki çok uzun süredir, canımızı acıtırcasına zihnimizde durmaktadır. Cinayetten farksız bir zulmün, insanlık dışı bir adaletsizliğin, kabul edilemez bir vicdansızlığı

TYS 50 yaşında

Bu satırları yazmakta olduğum 4 Şubat 2024'ten tam elli yıl önce, yani 4 Şubat 1974'te Türkiye Yazarlar Sendikası kuruldu.Bu yıldönümü bu ülkede kaç kişinin umurundadırDahası kaç kişi böyle bir yazar örgütünün varlığından haberlidirDahanın da dahası, tanınmış, anlı şanlı yazarlarımızdan kaç tanesinin umurundadır Türkiye Yazarlar Sendikası'nın varlı

Hapistekiler

Türkiye'nin bugün gelecek olduğu durumu öngörerek 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu toplantısında önlem alınmasını istedikleri ve sonrasında üstlerine düşen görevleri yerine getirdikleri için yıllar sonra haklarında açılan davada ağır hapis cezalarına çarptırılan, rütbeleri sökülen yurtsever generallerden dava sırasında ya da cezaevindeyk

Değişen-değişmeyen

Yaşamın değişim üzerine kurulu olduğu söylenir.Doğrudur da.Tek tek insan yaşamlarına baktığımızda kaçınılmaz son hep aynı olsa da bütün bir yaşam birbirini izleyen değişim süreçleridir.Toplumsal yaşam, toplumsal olaylar da bu değişim yasasının dışında değildir.Ya da öyle olması gerekiyor.Fakat bizim ülkemizde kötülük değişmiyor.Biri bitse, ya da bi

Türkiye ortaçağı

Türkiye ortaçağını yaşamaktayız.Ortaçağ bir ülkede herkesi bağlayan, bütün kişilerin ve kurumların uymak zorunda olduğu bir anayasaya sahip olmayış demektir.Ülkemiz bugün böyle bir anayasadan yoksundur.Ya da bir anayasa varsa da sadece kâğıt üzerindeki birtakım yazılardan ibarettir.Türkiye'de bugün yasalar, elinde iktidarı tutmakta olan gücün izin