Ataol Behramoğlu

Cumhuriyet

Cezaevi mektuplarına gecikmiş yanıtlarım ve özürlerim

Cezaevlerinden gelen mektuplara köşe yazılarımla verdiğim yanıtlarda geciktiğim oluyor.Başlıca neden gazete adresine gelen mektuplara ulaşmada gecikmelerdir.Tabii başkaca nedenler, araya yaz aylarının girmesi, ihmaller de var.Şimdi önümde duran birkaç mektuba bakarken içimden, "Bu arada inşallah çıkmışlardır" dileği geçiyor.Nitekim 06.03.2024 tarih

Zamanın genetiğiyle oynamak

Yeni anayasa dedikleri şey, bir on yıl daha yani 2034'e kadar iktidarda kalmalarını sağlamak içinmiş. Yazımın başlığını oluşturan cümle, aklımda böylece kendiliğinden doğuverdi.Şiir dizesi olsa üzerinde fazla durmaya gerek olmaz.Neyse odur. Şiir gerçekliğin içinde bir şeydir. Kavramsal olarak doğruluğuna yanlışlığına bakılmaz. Fakat salt kavramsal

Hümanizm yurtseverlik sosyalizm

"Humaninsan" sözcüğünden türetilmiş "hümanizm" kavramı, insanı en yüksek değer olarak kabul etmek demektir.Kavramı, insan sevgisi olarak da özetleyebiliriz.Sözü dolaştırmayı sevmediğim için, insanın en yüksek değer olarak kabul edilmesi, onun başka canlı ya da cansız her şey üzerinde aklına eseni yapmaya hakkı olduğu anlamına gelmediğini hemen beli

Ahmet Özer'i tutuklamak

Prof. Dr. Ahmet Özer'le karşılaşıp tanışmadık. Onu televizyon programlarında izledim. Görüşleri kadar ciddi, özgüvenli duruşu, tok sesi, sözcükleri vurgulayışıyla da dikkat çekiciydi. Bu konuşma, bu duruş Ahmed Arif'e benziyordu. Ahmet Özer'in kişiliğinde çok sevdiğim, çok özlediğim Ahmed Arif ağabeyimi bulmuş gibiydim. Fakat bu kez ağabey konumund

Modern edebiyatımız konulu kitaplar (1)

Son birkaç yıldır Türk edebiyatı (özellikle de şiirimiz) konusunda birbiri ardına önemli ve oylum olarak da kapsamlı kitaplar yayımlandı. İki hafta aradan sonraki bu ilk yazımda bunlardan görebildiklerim üzerinde durmak isterim.Doğu Batı yayınlarınca üç büyük ciltte yayımlanan "Modern Türk Şiiri" başlıklı kitaplar, modern şiirimize paha biçilmez bi

Çirkinlikler içinde güzellikler

Türkiye'miz yüzümüzü hiçbir zaman tam olarak güldürmedi.İçimiz sevinçle dolup taşarcasına mutluyuz diyemedik.Fakat kötülüklerin bu kadar birbirini izlediği, iç içe geçtiği, beterin beteri, utanç ve usanç verici, bıktırıcı, insanı ülkesinden ve insanından soğutucu böyle bir dönem de yaşanmadı.Buna karşılık bataklıkta açan çiçekler gibi güzellikler d

Susuzluğun şairine

Roman, öykü, anı ve tiyatro alanında ve her biri toplumcu edebiyatımızın en değerli ürünleri arasındaki 20'yi aşkın yapıtın yazarı Talip Apaydın'ı ben öncelikle şair olarak tanıdım ve belki de şair oluşumun bencilliğiyle zihnimdeki ve gönlümdeki yeri hep bir şair ve şiirde ustam olarak kaldı. 1956'da yayımlanan ilk şiir kitabı, aynı zamanda yayımla

Allah korkusu ve kuldan utanmak...

Bu söz aslında günlük konuşmada bir deyimdir ve böyle kullanıldığında felsefi ya da mistik bir anlamı yoktur. Günlük konuşmalarda ateist birinin bile "inşallah, maşallah, Allah Allah vb." demesi gibi. Yine örneğin, oldukça yakışıksız "Kulun kölen olayım" vb. deyimlerde de "kul" sözcüğünün mistik bir anlamla ilgisi yoktur. Fakat "Eğitimin amacı bili

Topluca alçalma

Topluca ve toplumca alçalıyoruz. Yurttaşı olduğumuz, uğruna canımızı feda etmeye hazır olduğumuz Türkiye toplumu, toplumca ve topluca alçalıyor. Bu gözle görülürcesine alçalmadan acı duyanların, buna karşı koymaya çalışanların çabaları, güçleri alçalmayı durdurmaya yetmiyor. Karamsar bir başlangıç, öyle değil mi! Gerçekten öyle. Çünkü durmaksızın b

Narin'i öldürmek

Yazıya başlarken geçen haftaki dalgınlık sonucu hatamı düzelteyim. Sevgili Dağlarca yaşıyor olsa yüz değil yüz on yaşında olacaktı.Bu satırları yazmakta olduğum sırada otopsi sonucu henüz açıklanmamıştı. Bu sonuç, şu anda karanlıktaki soruların aydınlanmasında kuşkusuz etkili olacaktır. Baro başkanının otopsi sırasında orada bulunması, açıklanacak