Siyaset rüzgârları ve Vahdettin

Türkiye kritik bir süreçten geçiyor.Bir türlü rayına oturtulamayan dış politika, uçuruma doğru sürüklenen ekonomi ve "gelmekte olan" seçimin yağdırdığı vaat yağmuru ile iktidarın devirmek için uğraştığı muhalefetin çok bileşenli 6'lı masası...Bu gelişmelerin tam ortasında da Vahdettin krizi. Daha doğrusu, Milli Mücadele kazanılırken İngiliz zırhlısına binip Malta'ya kaçan son Osmanlı padişahından "kahraman" yaratma telaşı.Bir grup siyasal İslamcı, geçenlerde "Mustafa Kemal'i vatanı kurtarması için Anadolu'ya Padişah Vahdettin gönderdi" safsatasını ortaya attı. Ardından da "Saray"lı troller İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in 9 Eylül kutlamalarındaki demeçlerinden "vaziyet" çıkarıp meşaleyi yaktılar; bazı tarihçiler (!) de TV'deki açıklamalarıyla ateşe benzin döktü.Peki Cumhuriyet ne yapacaktıElbette doğruların peşinden giderek 100 yıllık birikimiyle 1919'daki Vahdettin portresini Türkiye'ye bir kez daha anımsatmalıydı. İzmir Temsilcimiz Tuncay Mollaveisoğlu'nun üç günlük, "Belgeleriyle Vahdettin Yalanları" dizisi, son padişahla ilgili tüm gerçekleri su yüzüne çıkardı. İstanbul Hükümeti'nin Arapça harflerle kaleme aldırdığı ve Mustafa Kemal'in orduyla ilişiğinin kesildiğini belgeleyen yazısı, aslında Vahdettin'in Milli Mücadele'ye destek değil, "köstek" olduğunun en net kanıtıydı. Yine Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemizin imtiyaz sahibi Dr. Alev Coşkun'un "Samsun'dan Önce Bilinmeyen 6 Ay" ve "Tarihi Unutmamak" (Cumhuriyet Kitapları) adlı eserlerindeki bölümler Vahdettin'in gerçek kimliğini sergiliyordu: "Hainden kahraman yaratamazsınız..."Eylül ayıyla beraber özel sayfalar ve yeni yazı dizileriyle okurlarının huzuruna çıkan Cumhuriyet, geçen pazar, "Yakın Tarihten Yansımalar" köşesini başlattı. Gazetemizin imtiyaz sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Dr. Alev Coşkun, artık her hafta farklı bir konuyu irdeleyip yakın tarihimize ışık tutacak. İlk hafta, "Atatürk Vahdettin'e ilk kez ne zaman 'hain' dedi" başlıklı yazısıyla Birinci Meclis'in 25 Eylül tarihli gizli oturumunu gündeme taşıdı. Gelecek hafta ve sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda rol oynayan önemli satır başlarını "Yakın Tarihten Yansımalar" köşesinde okuyabilirsiniz...Cumhuriyet'in yedi günlük seyrine gelirsek, geçen haftaya Sena Yaşar'ın "Yüksek hızlı trendeki 'ballı' ihale" haberiyle giriş yaptık. Yaşar, ihaleyi alan firmanın izlediği usulsüz "hattı" tek tek ortaya koydu. İşin kötü tarafı, dövizdeki parite farkı yüzünden neredeyse 3 milyar Avro'yu bulan Ankara-İzmir YHT projesinin, davet mektubu ile ihale edilmesi, hatta Cumhurbaşkanlığı kredi yönetmeliğinin bile göz ardı edilmesiydi. Aslında bu dosya incelense işin ucu, iktidar partisinin genel başkan yardımcılarından birine kadar dayanır ama konunun üzerine gidecek müfettişlerin yüreği bu ihaleyi araştırmaya yeter mi bilemem!"Türkiye Cumhuriyeti Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesi" diye adlandırılan meseleye değinirsek; salı günü Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan duyurusunu yaptı. Açıklamaya göre İstanbul, Ankara, İzmir dahil 81 ilde 21 evler 608, 31 evler 850 bin liraya satılacaktı. Bu açıklamanın ardından 24 saat geçmeden TOKİ ve bakanlık, Erdoğan'ın duyurduğu fiyatlara zam yaptı. Üstelik 240 ayı bulacak taksitlerdeki enflasyon farkı hesaplandığında kuradan çıkacak şanslı dar gelirli kardeşlerimiz 608 bin liralık ev için 20. yıl sonunda neredeyse 8.5 milyon ödeyebilir. Umarız ömrümüz el verir de bu kampanyanın sonunu görürüz!Ve siyaset...Geçen haftanın