Dün istibdat, bugün yayın faaliyetleri

G eride kalan haftanın olayı, "Yeni Basın Yayım Faaliyetleri Genelgesi" gibi duruyordu. İstibdata açılan pencereydi Cumhurbaş-kanı'nın imzaladığı belge! Ülkeyi baskı rejimine götürecek yolun taşları döşenmek isteniyordu sanki 150 yıl önceki gibi...Bir tür 2. Abdülhamit yöntemiydi bu. Çünkü yasaklar nedeniyle, memlekette kimsenin olan bitenden haberi olmuyordu bu sayede.Tunus, Mısır, Kıbrıs, Girit, Balkanlar başta olmak üzere 1 milyon 592 bin 806 kilometrekare toprak yitirilirken istediği gibi at koşturmuştu Padişah efendi(!) bu baskı politikası ile!Üstüne üstlük Düyun-u Umumiye ile ülkenin ekonomik bağımsızlığı da hepten gitmişti o hengâmede!Öyle ki düşman orduları İstanbul'a kuş uçumluk mesafeye geldiğinde bile o günün tek iletişim aracı gazeteler, hayhuyla günü geçiştiriyor; bırakın haberi, yorumu, risk içeren sözcükler bile yasaklanıyordu.Değerli yazarımız Hıfzı Topuz'un "100 Soruda Türk Basın Tarihi" adlı kitabında yer verdiği 2. Abdülhamit'in sinirlerini bozan yasak sözcükler yorumu aslında o günlerdeki ortamı çok iyi özetlemiş:"Grev, suikast, ihtilal, anarşi, sosyalizm, dinamo, dinamit, infilak, kargaşa.Padişahın tahtan indirilişini ifade eden kelime 'hal', kıtal, kanuni esasi, hürriyet, vatan, müsavat (eşitlik), Bosna, Hersek, Makedonya, Girit, Kıbrıs, Yıldız, istibdat, beynelmilel, veliaht, Cumhuriyet, bomba, Mithat Paşa, inkılap, tahtakurusu.Ve daha yüzlerce kelimenin kullanılması yasaktı ve yazarlar ve gazeteciler yazı yazmakta olağanüstü güçlük çekiyorlardı."Ve gelelim güncel zamana.O günün istibdatı, bugünün Basın ve Yayım Faaliyetleri genelgesidir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla yürürlüğe giren bu "yasamsı" genelge yüzünden artık kimse rahat rahat konuşamayacak, yazamayacak, yorum yapamayacak!Genelgedeki, "Temel değerlerin, milli manevi değerlerin, toplum yapısının korunması için gereğinin yapılması..." ifadesi o kadar geniş bir konu ki! İşin içinden çıkana aşk olsun. Nereye çekersiniz oraya gider. İstibdatı bile geride bırakır.Eğer istenirse bir yanda RTÜK, diğer tarafta "kerameti kendinden menkul" İletişim Başkanı Fahrettin Altun istediği gibi düzenler medya dünyasını!..O