Futbol afyonu ve gözdağı

F.Bahçe-Konyaspor maçının devre arasında, eski bir milli futbolcu dostum aradı. "Tribünler 'Hükümet istifa' sesleriyle inliyor. Korku eşiği Kadıköy'de aşılmıştır" dedi. Ertesi gün Beşiktaş-Antalya maçında iki takım taraftarları da aynı sloganı attı: "Hükümet istifa". Toplumsal muhalefetin dışa vurumuydu. Son derece de doğal tepkiydi bunlar. Peki sonra ne olduDepremde yaşanan skandalları unutturacak bir kamuoyu oluştu. Bir tarafa, 'sokağın aynası' 3 büyüklerin taraftarları, öte yana, yönetimleri iktidarla organik bağlantılı Kayserispor, Konya ve Alanyaspor'un başını çektiği kulüpler konuşlandırıldı. İlk açıklamayı yapan Kayserispor'un AKP milletvekili aday adayı başkanına deprem bölgesindeki bir bakandan telefon gittiği iddia edilirken topa MHP Başkanı Devlet Bahçeli de girince çadır rezaletini, enkaz altında donanları unutturacak bir ortam oluşuverdi.Senaryo müthişti; "Hükümet istifa" diye bağıranlar düşman, aynı zamanda da 'lağım faresi, zillet, alçak'tılar, "Kızılay bana çadır satsana" diyenler de devletin birlik beraberliğine aykırı karakterlerdi! Statlardaki kameralar, sadece anayasal hakkını kullanan taraftarı mimledi, passolig kartlarındaki bilgiler sayesinde 'sakıncalı taraftarlar'ın evine seyirden men edildiklerine ilişkin mahkeme kararları gitti, tribün yasakları geldi, sosyal medya bu konuya yönlendi, birileri futbol kavgasıyla deprem skandallarını rafa kaldırdı.Oysa bu tip protestoların daha büyüklerine, 'gülünüp geçilirdi' zamanında. Örneğin geçmiş dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Formula 1 Dünya Şampiyonası'nda ıslıklanmış, "Bunları alalım" diyen koruma müdürüne, "Gerek yok" denilmişti. Süleyman Demirel'in kafasına bir statta plastik ayran kutusu atılmış, rahmetli devlet adamı, "50 metreden isabet ettirdi, ciritçi olsun o çocuk" diye espri yapmıştı. Turgut Özal'ın, diktatör Kenan Evren'in tribünler tarafından protesto edildiğini