Atatürksüz Çanakkale!

Geçen cuma günü, Çanakkale Zaferi'nin 107. yılı kutlamaları vardı...Ülkenin "ekseriyete" yakını, gururla uyandı o sabah. Çanakkale'de olanlar, 21 pare top atışını büyük bir keyifle dinlerken, kardı, kıştı, kıyametti demeden 81 ilin meydanlarında düzenlenen törenlere katılanlar "ulusal bilince" ortak oldu.Sanırım gözü yaşarmayan yoktur, Nusrat'ın gözü pek komutanı Hafız Nazmi Bey'in ölümü göze alıp Kilitbahir'e döşediği mayınların öyküsünü anımsarken. Peki, Seyit Onbaşı'nın, ağzından, burnundan kan gelme pahasına sırtında taşıdığı 200 kiloluk top mermileriyle batırılan Irresistible, Ocean, Bouvet zırhlılarıyla; kullanılamaz hale getirilen Inflexible, Agamemnon, Gaulois, Suffren savaş gemilerinin Yunan adalarına def edildiği anı hayal edip gururlanmayanımız var mıdırYa da 18 Mart sabahı yakılan bağımsızlık ateşini, tüm Çanakkale hattına yayıp, Fransızından İngilizine, Yeni Zelandalısından Avustralyalısına, yedi düveli bozguna uğratan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri dehasına şükretmeyen birilerini tanıyor musunuzYanıt vermek güç ama ben tanıyorum!Gerçi siz de tanıyorsunuzdur, eğer Cumhuriyet gazetesinin 19 Mart tarihli sayısının "ATATÜRKSÜZ Çanakkale asla" manşetini dikkatlice okuduysanız.İşin asıl yaralayıcı yanı ise Ata'yı görmeme "terbiyesizliğinin" Türkiye Cumhuriyeti çatısı altındaki resmi bir kurum tarafından yapılması.Ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı, ne üzücüdür ki vatanın kurucu ve kurtarıcı liderini 18 Mart hutbesinde anmamıştır.Aslında bu ilk değil. AKP sonrası Diyanet, Atatürk ve silah arkadaşlarına hep mesafeli durmuştur. Ve ne yazık ki siyasi erk de bu duruma ilgisizdir!Ancak AKP de onun atadığı Diyanet kadrosu da iyi bilmelidir ki Atatürksüz Çanakkale de olmaz, Türkiye Cumhuriyeti de! Atatürk hep var olacaktır ancak bu skandala imza atan, lüks araba meraklısı Ali Erbaş ve ekibi, ilk seçim sonrası, "Diyanet" çatısı altında olmayacaktır!Cumhuriyet'in geçen hafta dikkat çektiği ve ısrarla manşetlerine taşıdığı bir başka konu AKP ve MHP'nin ortaklaşa hazırladığı seçim yasasıydı. Yeni taslakta, en çok tartışılan madde de kuşkusuz ittifak partilerinin seçim çevresinde aldığı oy oranında milletvekili çıkarmasını öngören değişiklik. Ankara büromuz, "koltuğu kaybetme" korkusunu hisseden Cumhur İttifakı'nın bu "sinsi planını" irdeledi hafta boyu. Cumhuriyet yazarları da konuyu derinlemesine ele aldı. Emre Kongar, yeni seçim yasasının milli iradeye aykırılığından dem vurdu. Ankara kulislerinin nabzını çok iyi tutan Mustafa Balbay'ın, "Baraj yüzde 7'ye çıkıyor" başlıklı yazısının son cümlesi ise eskilerin deyişiyle bir "Çabalama kaptan ben gidemem" göndermesiydi yasa yapıcılara:"Demek ki Cumhur İttifakı yenilgiyi gördü, yasa oyunlarına