Ali Rıza aydın

Yeni Asya

Doğru yolda yol almak

Kul olmak, kül olmak değil... Bilâkis, yaratılış maksadına aykırı davranışlardan uzak, Yaratanın buyruğu yönünde yol almaktır kulluk.Dikenli arazide yürür gibi, yürümektir âdeta. Dikkatli ve tedbirli! Böyle bir yolda yürüyen kimse önce paçalarını sıvar, eteklerini çemrer ve ayaklar tek tek basar, basılacak yerlere. Engeller, aşılmak; amaca ulaşmak

Gün, Bugün

Üç senedir, yani çocukların annesinin dar-ı bekaya irtihalinden buyana "keşke" sözünden daha manasız, daha içi boş bir söz olmadığı kanaatına vardım ve nefsimle münakaşa ettim durdum.Olması gereken şu: Yapabileceğin her ne güzel şey varsa onu, o gün yap, yarına bırakma. ünkü yarın kim öle, kim kala... "Keşke o gün şunu şöyle yapsaydım." Neden yapma

Ruhu rahat ettirmek

Zaman olur ki insan, işiten güçten, yoğun çalışma temposundan dolayı yorulur ve "ruhum sıkıldı" der. Kısa bir süre de olsa bir mekân, bir atmosfer değişikliği yapmaya; dinlenip, ruhen rahatlamaya ihtiyaç duyar.Gerçi bizim gibi mütekait kimselerin kayda değer, bağlanıp kalmasını gerektiren işleri güçleri yok, ama ruhları var. Ruhları olduğuna göre o

Ondandır, ondandır

Niyazi-i Mısrî'nin, "Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu hebâ / Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber" beyti meselenin künhünü yeterince ifade ediyor, ama biz yine bir anekdotla dünümüze bakalım:Ticaretle iştigal ettiğimiz zamanlar... Ankara, Kâzım Karabekir Caddesi Kültür arşısında bulunuyoruz. Namaz vaktinde, özellikle öğle namazı vak

Geç değil

Müslüman, keyfemayeşa yani canı nasıl isterse öyle yaşayan bir insan değildir. Hem kendisi hem de kendinden başkaları için uyulması icap eden kurallar olduğunu bilir.En basitinden bir lavabo adabına uyulması gerektiği gibi; hayatın içinde de hayata dair uyulması gereken adap, erkan, kurallar vardır ve olmalıdır. Fakat, kuralları bilmek tek başına y

Gazze neden bu hâlde

Yazılan çizilen, söylenen o kadar çok şey var ki, ağız dolusu lâflar sayfalara; tepki verenler, meydanlara sığacak gibi değil! Bütün bunlar lâf mı, lâf-ı güzâf mı o da işin anlaşılmaz tarafı.Samimi davrananları tenzih ederim, ama genel görünüm itibarıyla, "Ahmak çabalar, iş olacağına varır" deyiminin yaşanan tablosu tam da bu. Peki, sonuç Sonuçta,

Ummak

Hatırlanmak, güzel bir duygu. Hatırlanmak da öyle…"Gönül umduğuna küser", çok bilinen bir halk tabiri. Elbette ki küsmek iyi bir şey değil, hem de memnu. İşi küsme raddesine getirmek de hoş değil. Bir bakıma bu, muhabbet kapılarının kapanması ve ihmal edişin, son sınırı olsa gerek. İnsanlar, insanları ara sıra ziyaret etmeli. Bu, insanî ve bir İslâ

"En hayırlı gün"

Gönüller Sultanı Efendimiz (asm), "Güneş'in doğduğu en hayırlı gündür Cuma"1 diyor.Cuma günü yapılan hayırlı işlerin değeri, kudsiyeti ve makbuliyeti olduğu; bugünde yapılan hayrın hasenatın sevabının diğer günlere göre çok daha fazla olduğu İslâmî kaynaklarda ifade edilmektedir. İşte bunun içindir ki, Cenab-ı Hak; "Ey iman edenler! Cuma günü nama

Peygamber(asm) sevgisi

Sevgi, âlemdeki her canlının varlığına denk duygu. Sevgiler içinde, önce, Allah'ı sevmek; ondan sonra da, peygamber sevgisi gelir."Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hem beşerdir, beşeriyet itibarıyla beşer gibi muamele eder; hem resuldür, risalet itibarıyla Cenab-ı Hakkın tercümanıdır, elçisidir."1 Bunun içindir ki, "Onu seven, Allah'ı sevmiş o

İddiaya tutuşmuş gibi

Lades tutuşan kimseler, var gücüyle çabalayıp dikkatleri bir noktaya toplarlar. Maksat, muhtemel kazancını tehlikeye sokmamak ya da oyunu kaybetmemek.Bunu yapanlar, unutmamayı âdeta zihnine nakşeder, her vesileyle tekrarlar dururlar "Aklımda" sözcüğünü. Bu, bir cihette iradenin direnişi, inatlaşan boyutu. Kırılan bir kemikle başlatılan oyunda kazan