Hayata gülmek

-Mehmet Hakkoymaz'a merbûtiyetle..."Maşallah kardeşime... Ne güzel gülmüş öyle! Gençlikten bir kare... Gülen içinden... Düşmüş bir yüz... Objektiflere... Gülmek... ilmek ilmek bir halı gibi... Renk renk bahçeler gezmek... Gülmek... hayata dönmek... Gülmek... hayata merhaba demek... Boş ver abi, yaa! Gül, işte böyle! Dünya yolunda zaten; Sen pusulanı söyle! Başını kaldır bak! Kuşların, ağaçların keyfi yerinde... İnsanlar biteviye... ev bark derdinde... Gel de gülme! Bak; çektim... çekiyorum! Çektiklerini ko bir kenara! Hayata gülümse! Bugün bir eylül... Herhangi bir eylül işte! Değil, değil; bu ilk geliş'te! Dün ayvalar şaşırttı beni! Dokundum şöyle... İri, diri, tüylü, büyülü ayvalar... Düşündüm kendi kendime. Bu nasıl dokunmuş, işlenmiş, dedim. Dibine su verirken... Öldüm, güldüm, dirildim. Ayva sarı, ötede kırmızı nar... Aynı suyu veriyorum, ha! Sen de yapsana bir nar, bir ayva! Yaaa! Sonra bir gün ayvayı yerken... Kırılan dişime gitti hayalim. Düşünmeden yiyordum, belki! Bu, bana o çamurdan... Böyle basit bir hamurdan... Homurdandı ayva! Ayvayı yerken kardeş! Ayvayı yememek için... Düşün, sor: "Niçin" Ah, ben nereye geldim! Kardeşimin Bir Eylül'de... Bahar gibi gülen resmine... Notlar düşecektim! Sonbahar ya... Ayva, nar girdi araya... Tamam da kafam karıştı, abi! Çamurdan, odundan bu meyveler... Nasıl geldi sofraya! Dün ağaçlara su verdim. Domateslere, ötekilere... Hah, aklıma geldi: "Karanfiller ve Domates Suyu..." Unutmuşum hikayeyi. Dur; bulur, okurum onu da. Suladım, geldim, yoruldum. Sepetimde incirler... Kasada armutlar getirdim. Koyduk bagajlarına