"Sû-i zân ve toptancılık" tuzağına dikkat!

İslamiyet, ruh, duygu ve dolayısıyla hayatın bütününe denge getirmiş; ölçüsüz, mübalağalı, toptancı yaklaşım ve iftira ile sû-i zânlardan uzak durmamızı öğütlemiştir.Sû-i zân, başkaları hakkında, kesin olarak bilgimiz olmadığı hususlarda olumsuz ve kötü düşünmektir. Önyargılardan da beslenen sû-i zân, kötüye yorumlayıp kişiyi peşinen kötü kabul etmektir. Manevi bir iftira ve pek çok kötülüğün kaynağı olan su-i zan, dostları da birebirine düşman edip parçalayan bir hastalıktır. Kur'an mealen, "Bilmediğin bir şeyin peşine düşme! Çünkü kulak, göz, kalb, hepsi de ondan sorguya çekilecektir."(İsra Suresi, 1736) diye bizi men eder. Eline asla silah almamış yüz binler, milyonlara masumlara belgesiz, haksız, hukuksuz, siyasi mülahaza ve toptancı bir yaklaşımla "terörist" denilerek, "iftira, yalan, su-i zan, gıybet, itibar cellatlığı!" yapıldı! Belgesiz, bilgisiz, haksız, hukuksuz olarak bebekler, masum kadınlar, yaşlılar, hafif-ağır hastalar, gençler gayr-i insani şartlardaki hapislere atıldı, enva-ı çeşit işkenceler edildi, maaş, iş, mal-mülk (şirket) hürriyet ve çoluk-çocuklarına el konuldu! Biz, Hz. Ali'nin (ra) ortaya koyduğu, Risale-i Nur'un takip ettiği "adalet-i mahza, adalet-i tam, adalet-i hakikiye" ile hareket etmekle mükellefiz. Hz. Osman'a (ra) "Kılıcı kim sallayıp şehid etmişse, kısas ile o idam edilecektir!