Kemalist rejimi ne kadar tanıyoruz

Değişik cemaat ve tarikatlerde bulunan birçok mümin zamanın tasdik ve şerhiyle anlamış ki, farklılıklar; ayrılık ve gayrılık değil; sosyal hayatın birer gerçeği.Zira, insanlar nasıl farklı sîmaya, sesse, vücut yapısına sahip ise; ordular hava, kara, deniz, alaylara ayrılıyorsa, İslamın gönüllü mensupları da farklı cemaatler, tarikatlare ayrılabilir. Değişik fıtrat ve meslekte olan insanları elbette aynı cemaat ve tarikat içinde tutmak uygun değil! Tıpkı üniversitelerin farklı fakülteleri, değişik bölümleri olduğu gibi. Yaşayarak öğreniyoruz ki, "Hayırlı işlerin muzır mânileri çok." Türkiye'nin tarihî gelişiminin ve "resmî ideoloji"nin istibdadı, getirmiş olduğu engeller henüz tam mânasıyla temizlenebilmiş değil. Maariften din dersleri, 1930'lara kadar tedricen ve tamamen kaldırılıyor. Göstermelik olarak açılan imam-hatip kurslarının faaliyetlerine de yine bu tarihlerde son veriliyordu. Bu arada, gazetelerin bile neşretmekte oldukları dinî yazı ve yazı serilerini derhal kesmeleri isteniyordu. Kemalist rejimin hakim olduğu derin devlet ve iktidar farklı fikir, tarikat, cemaat, dinî ekollerden yersiz evhamlara kapılarak daima korkmuş. Bu korkusunu izâle etmek için de, zaten dar imkânlar içinde hizmet vermeye gayret eden cemaat ve tarikatler arasında fitne çıkararak onları kendince tesirsiz hâle getirmeyi düşünüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca istibada, baskıya, çeşitli zulmlere hedef olan cemaat ve tarikatler, her şeye rağmen millet ve devlet için her