Hakaik-ı nisbiyeyi bilemezsek şaşırır mıyız

Bir şeyin aslı, esası, mâhiyeti, doğrusu hakikattir. Hakaik-ı nisbiye ise, göreceli, izafî, yani zamana, mekâna, duruma, şarta, kişiye göre değişen gerçeklerdir.Eğer hakikat ile hakaik-ı nisbiyeyi anlamaz, birbirinden tefrik edemez ve toptancılık yaparsak şaşırır, şaşırtırız, yanılır, yanıltırız, yanlış yapar, perişan olur, perişan ederiz. "Kur'ân, sâlihatı mutlak, müphem bırakıyor. Çünkü ahlâk ve faziletler, hüsün ve hayır çoğu nisbîdirler. Neviden nev'e geçtikçe değişir. Sınıftan sınıfa nâzil oldukça ayrılır. Mahalden mahalle tebdil-i mekân ettikçe başkalaşır. Cihet muhtelif olsa muhtelif olur. Fertten cemaate, şahıstan millete çıktıkça mâhiyeti değişir." (Sünuhat, s. 19.) Dolayısıyla bazı hükümler şartlara, durumlara, zaman ve mekâna göre farklılık arzedebilir. Su hakikattir. Eksi derecelerde donar, adı kar, buz; 100 derecede kaynarsa buhar olur! Sağ-sol, alt-üst hakikattir. Ama karşı tarafa geçerseniz sağ dediğiniz sol, sol dediğiniz yön sağ olur. Birinci kat, zeminden üst, ikinci kattan alt olur! Eski zamanda kılıçla silahlı cihad lazımdı, şimdi kalem, ilim ile cihad-ı manevî. Arabistan çöllerinde ince giyinmek farz, kutuplarda kalın! İslam şartları uygulamada bazı Müslümanlara beş, bazılarına üçtür! (Fakir zekat ve hac, bazılarına farz değil!) Avrupa, ikidir: İsevî din-i hakikisinden ve İslamiyetten istifade ile hak, hürriyet, adalet, medeniyet, refah ile faydalı sanatlara çalışan 1. Avrupa ve hayatı çarpışma, menfaatine göre her şeyi mübah kabul edip felsefeden beslenen 2. Avrupa! İki çizgi farz etmek mecazî bir hakikattir. Ancak durum, duruş, şart, mekân ve zamana göre kıyaslanırsa onlarca nisbî hakikat, alternatif gerçekler ortaya çıkar: