Fakirden alıp zengine verenlerin akıbeti ne olacak

450 parçalık Karun Hazinesi, 1960'lı yıllarda UşakGüre Kasabası yakınındaki tümülüslerden çıkarılarak ABD'ye kaçırılmış; 23 Ekim 1993'te 28 yıl sonra Türkiye'ye getirilmişti.Macerasıın Kasas Sûresi 78-82. ayetlerinde anlatıldığı Karun, çağdaş Karunlarda ibretler vardır: Namazında, niyazında orucunda olan Karun, Hz. Musa'nın (as) amcaoğlu ve eniştesiydi. Fakirlikten kurtulsun diye ona "simya" ilmini öğretir. Ondan sonra öyle zengin olur ki; hazinelerinin anahtarlarını kırk deve taşırdı! Bir geziye gittiğinde 1000 kadın, 1000 erkek giydirerek şatafatlı geziler yapardı! Malının zekâtı vermemek, fakirlere yardım etmemek için numaralar yapmaya, "Bunlar bana bendeki ilim ve ticari bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir" (Kasas Suresi, 78.) deyip şımarmaya başlar... Allah'ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bildiği halde, bilmemezlikten gelmişti! Dünya hayatını arzu edenler, "Keşke Kârûn'a gibi bizim de servetimiz olsaydı, diye tamah etmeye başladılar. Sonunda o da, sarayı da yerin dibine batırıldı." Adamları da, serveti de onu kurtaramamıştı! Dün dindar Harun'lar iktidar oldu; bugün kindar Karun'lara dönüştü! Onun akıbeti böyle oldu, ya fakirden alıp zengine verenlerin akıbeti ne olacak "İşte, insan dahi, Halıkının rahmetini inkâr ve hikmetini ittiham edecek bir tarzda küfrân-ı ni'met sûretinde, Karun gibi, "İnnema utituhu ala ilminBen kendi ilmimle, kendi, ticari bilgi, beceri ve iktidarımla kazandım' (Kasas Sûresi: 78.) dese, elbette sille-i azaba kendini müstehak eder. Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyât-ı beşeriye ve kemâlât-ı medeniyet, celb ile değil, galebe ile değil, cidâl ile değil; belki ona,