Eskiden işleri şahıslar yürütürdü

Eski çağlar ile şimdiki zamanın sosyal yapısını çok iyi okuyan Bediüzzaman, şu paragrafta önemli tesbitlerde bulunur:"Zaman-ı sabıkta revâbıt-ı içtima ve levazım-ı taayyüş ve fevaid-i medeniyet o kadar tekessür ve teşâub etmediğinden, bazı kalîl adamların fikri devletin idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda revâbıt-ı içtima o kadar tekessür etmiş ve levazım-ı taayyüş o derece taaddüd etmiş ve semerat-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan Meclis-i Mebusan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i şer'î ve seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski hükûmet-i müstebide ve yeni hükûmet-i meşrûtadır. (Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 95.) Çok kısaca özetlersek: Geçmiş zamanda sosyal, yani insanları bir araya getiren bağlar; hayat, yaşama, geçim şartları; medeniyetin faydaları o kadar çoğalıp, dallanıp budaklanmadığından az adamların fikri, devletin idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda sosyal ve bir araya getiren bağlar ile hayat şartları ve geçim için lüzumlu olan şartlar öylesine çoğalmış; ve medeniyetin meyveleri o kadar fen ve birçok şeyler öğrenmeye mecbur etmiş ki, ancak yalnız milletin kalbi hükmünde olan mebusların, milletvekillerinin meclisi, parlamento ümmet, toplumun fikri makamında olan Şeriattaki istişare, işlerin istişare, danışıp görüşme yoluyla halledilmesi, İslâmın öngördüğü meşveretle, medeniyetin gücü fikir hürriyeti o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir. Bu hakikate misal, eski baskıcı, despot, zorba hükümet ve meşrutiyetle idare olunun yeni hükümettir, yani, Şeriata uygun meşrutiyet hükûmetidir. Eskiden devleti