Silâhların eşitliği ve âdil yargılanma hakkı meselemiz

Önceki gün ve dün Anayasa Mahkemesine bağlı Anayasa Yargısı Araştırmaları Merkezi AYAM'ın ve Ankara Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği bir sempozyum yapıldı.Konu başlığı "Anayasal bir Güvence Olarak Silâhların Eşitliği" idi. Yargının elinde "silâh" görmek korkutucu. Her ne kadar silâhları "eşitlemek"ten bahsedilerek iş yumuşatılsa da yargılama usûlü hukukuna ait olan bu kavramsallaştırma öteden beri bize hep riskli ve problemli gelir. Ama bu programda bizi asıl korkutması gereken şey Anayasa mahkemesi Başkanı Prof. Dr. Zühtü Aslan'ın açış konuşmasında dikkat çektiği şu tesbitler: "Hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biri yargılamanın hakkaniyete uygun olarak yapılmasıdır. Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmasından silâhların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine kadar âdil yargılanma hakkının tüm unsurlarıyla korunması gerekmektedir. Bu noktada bireysel başvuru istatistiklerinin endişe verici olduğunu üzülerek belirtmek isterim. Bireysel başvurunun uygulamaya başlandığı 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren yapılan başvuruların büyük bir kısmı âdil yargılanma hakkına ilişkindir. Mahkememize 2021 yılında yapılan 66 bin civarında başvurunun 73'ten fazlasında âdil yargılanma hakkının ihlâl edildiği şikâyeti bulunmaktadır. 2012 yılından bu yana verilen toplam ihlâl kararları içinde de âdil yargılanma hakkı ihlâli yaklaşık 77 ile birinci sıradadır. Bu sayı ve oranlar bize âdil yargılanma hakkı konusunda önemli bir meselemiz olduğunu söylüyor. Bu sebeple Anayasa Mahkemesinin ihlâl kararlarında belirtilen