İran'a ve Arabistan'a dönmek

Oralarda da polislerin copları vardır ama "polis şiddeti" oralarda da var mıdır bilemiyoruz.Varsa da bizimki kadar sık ve yoğun mudur onu da bilemiyoruz. Oralarda da "Furkancı"lar benzeri "rejimin yaramaz çocukları" var mıdır onu da bilemiyoruz. Oralarda da -hem de "dindarların iktidarı"nda- "iktidardaki dindarlar"a kafa tutan ve hatta bunu neredeyse bir "ideolojik meslek" haline getiren "sürekli gösterici" ve "sürekli rahatsızlık verici" sıkı dindar ekipler var mıdır bilemiyoruz. Oralarda da kadın polisler kadınlı erkekli grupların üzerine salınıyor mudur onu da bilemiyoruz. Ama varsa ... ve varsa ... ve varsa ... aynen bizdeki gibi oluyordur. Oralarda da "başörtülü polis" bacılarımız "başörtülü gösterici" bacılarımızı dövüyordur... İşte şimdi İran'a, Arabistan'a vs. benzedik yani! Elbette bizde başörtülü polisler başörtülü bayan göstericileri kendi başörtülerinin bir gereği olarak dövmüyorlar. Bunu kimse söyleyemez. Elbette "başörtülü gösterici"ler "başörtülü" oldukları için değil "gösterici" oldukları için dövülüyor. Aksini düşünmek de söz konusu olamaz. Ama ne olursa olsun, manzara gerçekten iç acıtıyor. Bu acı sadece o görüntülerde "vatandaşa işkence" ya da "göstericiye fena muamele" olduğu için değil. Aynı zamanda başörtülüden başörtülüye olduğu için iç acıtıcı. Zira Türkiye'de "başörtüsü" bayan kıyafetinin alelade bir parçası değildir. Başörtüsü bir semboldür. Şuradan belli: