Benim sohbetle işim olmaz Tayyip Amca

Mitingde Erdoğan tarafından çağırıldığı kürsüde Kemal Kılıçdaroğlu'na "hain" derken AKP'li büyük kafalarca onaylanıp alkışlanan o "dili kirli, ama kalbi temiz" çocukla ilgili olarak Salı sabahı Devlet Bahçeli grup toplantısında şunları söylemişti:"Henüz on yaşında olan çocuk Cumhurbaşkanı'na 'amca' derken Kılıçdaroğlu'na 'hain' diye seslendi. Bu yavrumuzu bu noktaya getiren nedir" Konuşmanın sadece bu kısmını duyan biri Bahçeli'nin başkasından bahsettiğini sanabilir. Ama Bahçeli'nin uzun konuşmasının ana teması "demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nu hainlerle iş birliği yapmakla suçlamak. Böyle olunca sorusundaki "nedir"in aslında "kimdir" anlamında olduğu ve soruyla doğrudan kendi kendisini kastettiği de anlaşılmış oluyor. Aynı gün, 61 Medya adlı bir yerel haber kanalı, o çocukla ve anasıyla yaptığı bir röportajı yayınladı. Güzel bir habercilik başarısı. Çocuk, röportajında, "hain" kelimesinin ne anlama geldiğini tam olarak bilmediğini ifade ediyor ve miting sırasında kenarda beklerken konuşmalarını duyduğu kadınların Kılıçdaroğlu'na "hain" dediklerini ve kendisinin de onlardan etkilenip bu kere kürsüden aynı şeyleri söylediğini anlatıyor. Biz, "bana çok tepki gelmedi, Sayın cumhurbaşkanımız güldü ya orda, ona çok tepki geldi" diyecek kadar uyanık olan bu çocuğun bu beyanlarının "doldurulmamış doğrular" olduğuna inanmak isteriz. Ardından çocuk "pişmanım" diyor ve Kılıçdaroğlu'ndan özür diliyor. Üzücü. O yaştaki çocuğun kabahati olmaz ki özrü olsun. Özür dilemesi gerekenlerin sustuğu veya hatanın failini vurmak için boşluğa bumerang fırlattığı bir siyaset dünyasındaki fırtınanın ortasında "özür dile" dalgalarının arasında yapayalnız bırakılan o çocuğa yeniden üzüldük. Babasına af çıkarmaya çalışan ve o gün kendince çözümün muhatabını bulmanın sevincini yaşamış olan bir çocuk o. Gerisi onun ilgi ve sorumluluk alanında değil. "Erdoğan o gün baban için söz verdi mi sana" sorusuna "talimat verdi işte" diyen ve kucağındaki oyuncak