Bediüzzaman'ın hürriyete dair gelecek tasavvuru

Bugün İstanbul'da bir panelde Bediüzzaman'ın gelecek tasavvuru konuşulacak. Geleceğin hürriyeti ve hürriyetin geleceği konusunda şunlar söylenebilir:Hürriyet gelecek. Başka yolu yok. Hem de ekmekle ve imanla birlikte gelecek. Zira insanlık tarihi insan hakları tarihidir. Beşerin tekâmül yolculuğu sürüyor ve kıyamete yaklaşıncaya kadar da sürecek. Bu tekamülde en önemli iki başlık elbette teknoloji ve hürriyettir. İnsanlık insan hakları ve hürriyetleri konusunda da iyiye gidiyor ve daha da gidecek. Teknolojinin kölesi olma riski elbette bizi de korkutuyor ama gelecekten ve insaniyetin cevherine malik gençlerden ümitliyiz. Malikiyet ve serbestiyet basit iki kelime değil. Bugünün ve bilhassa geleceğin rengini belirleyen iki esaslı "kavram". Serbestiyet çağı bir altın çağdır. Küresel ölçekte ihlas ve samimiyet çağıdır. Münafıklığın küresel ölçekte bitiş çağıdır. Gelecek asır fertlerin devletler karşısında hür olma çağıdır. Fertlerin toplumdan gelen mahalle baskısına direneceği çağıdır. Önümüzdeki asrın nefse karşı da hür olma çağı olup olmaması ise hakiki müminlerin imanı yaymasına yani Kur'an talebelerinin hizmetine ve samimiyetine bağlı. Hürriyeti imanın bir özelliği ve bir parçası olarak görenler hürriyet dersine siyaset dersi olarak değil iman dersi olarak değer verecekler. Allah'a hakiki kul olup kula kulluğu reddedebilenlerin, o güzelim hürriyeti mana-yı harfi ile yaşayacağı bir çağa giriyoruz. "Erken bir kıyamet" kopmazsa ömrü olan görecek. Dünya barışı emirle değil hürriyetle gelecek. İttihad-ı kulüb cebirle