Abdüllatif Uyan

Türkiye

Nefsini mi azarlıyorsun

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin sevdiklerinden Emîr Hüseyin adında biri anlatıyor:Hocam beni bir iş için Buhara'ya göndermişti.Yolda, kendi kendime;"Ey nefsim! Sen ne zaman ıslah olacaksın. Senin şerrinden ne zaman kurtulacağım. Meğer sen ne hain, ne alçakmışsın. Hatta sen yüz bin şeytandan daha zararlıymışsın"diyerek nefsimi azarlıyordum.O anda bi

İşaretli armut

Evliyanın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, bir grup talebesiyle Şeyh Hüsrev adında fakir bir sevdiğinin köyüne gitmişti.Oturup sohbete başladılar.Köylülerden biri vardı.Bu zatı merak etti...Zira onun, keramet sahibi bir büyük veli olduğunu söylemişlerdi kendisine."Gerçekten böyle midir" diyordu.Bir tabak "armutla" gitti o eve.Maksadı, imt

Hocasına itiraz edince

Evliyanın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, birkaç talebesiyle bir eve yemeğe gitmişlerdi. Sofra kuruldu. Büyük veli ve talebeleri sofraya oturdular.Ancak biri oturmadı.Mübarek zat;"Sen niçin sofraya gelmiyorsun"diye sordu ona.O talebe dedi ki:"Bugün oruca niyet ettim.""Farz orucu mu""Hayır, nafile.""Öyleyse bozabilirsin evladım!.. Haydi g

Şu aynada kendine bak

Evliyanın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin, Emîr Hüseyin adında bir talebesi vardı.O, şöyle anlatıyor:Ben Kasr-ı ârifan'da çiftçilik yapıyordum.Fakat Müslümanlıkla, pek ilgim alakam yoktu...Tam bir cehalet içinde geçiriyordum ömrümü.Hayatı, yiyip içip yatmaktan ibaret zannediyordum.Behâeddîn-i Buhârî hazretleri; bizim mahallemizde ikame

"Kırk altının" var ya

Evliyanın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretleri zamanında bir Müslüman, bu büyük velinin ismini işitti.Merak edip görmek istedi. Ve bir gün huzuruna gidip;"Efendim, sizi duydum, ama ziyarete gelmekte biraz geciktim; kusuruma bakmayın" dedi.Mübarek zat da;"Ama biz, öyle kolay kolay özür kabul etmeyiz. Bize 'altın' vermen lazım"buyurdu.Şaka yapmı

Bu zamanda da var mı

Evliyânın büyüklerini sevenlerden biri anlatıyor:Bir günBehâeddîn-i Buhârîhazretleri, bir grup insanla bir ırmak kenarında sohbet ediyor, cemaat hayranlıkla onu dinliyordu...Dinleyenlerden birkaçı, büyüklüğüne inanmıyorlardı bu zatın.Onlardan biri;"Efendim, önceki veliler ne güzel keramet gösterirlermiş... Keşke zamanımızda da öyle veliler olsaydı

Bir şefkatli nazarı

Evliyanın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerini çok seven bir talebesi şöyle anlatıyor:"Ben hocamı tanımadan önce dinimi bilmiyor, bu sebeple günahlar içinde yüzüyordum.Hocamın ismini duydum...Bir tanıdığım, bana;'Behâeddîn-i Buhârîisminde bir velî zât var ki, sohbeti çok faydalı ve tatlı'dedi.Ben bu ismi işittim.Ve görmek istedim.Zira âşık o

Bir sadâkat örneği

Behâeddîn-i Buhârîhazretleri anlatıyor:Bir kış günü "aşk-ı İlâhî" kapladı beni.Kendimden geçmiş hâlde dağlara çıktım.Yalın ayak baş açık dolaştım. Ayaklarım yarılıp parçalandı ve delinip, kanlar aktı dikenlerin yerlerinden!Bu hâldeyken;"Gideyim, hocam Emîr Külâl'in dizi dibinde oturup sohbetini dinleyeyim" diye düşündüm...Ve koşup katıldım o feyzli

Ölümden bahsediyorlarsa

Behâeddîn-i Buhârîhazretleri şöyle anlatıyor:Tasavvufa girdiğim ilk günlerde sohbet eden iki mümin görseydim, dinlerdim onları.Ahiretten, ölümden bahsediyorlarsa ferahlardım.Dünyalık konuşurlarsa beğenmez, terk ederdim o yeri.Bir gün kumarhaneye düştü yolum.İki kişi, kendilerinden geçmiş hâlde kumar oynuyorlardı...Onları takip ettim.Birisi hep kayb

Nefsin sana düşmandır

Behâeddîn-i Buhârîhazretleri anlatıyor:Gençliğimde mübarek bir zatla yakınlığım olmuştu...Kendisine dedim ki:"Bana nasihat edin."Cevaben"Nefsin sana düşmandır. Dikkat et, günahlar karşısında seni mağlup etmesin. Bu yolda asıl maksat; nefsi temizlemektir"dedi.Hoşuma gitti.Ve kendisine;"Efendim, teveccüh buyurun da bu işi yapmam kolay olsun" dedim."Ö