Abdüllatif Uyan

Türkiye

Evliyâya sû-i zan etmek!..

Irak'ta yetişen evliyâdan Bekâ bin Bâtûhazretleri devrinde üç âlim, bu zâtın ziyâretine geldiler bir akşam.Oturup sohbet ettiler.Derken yatsı ezanı okundu.Ve namaza kalktılar...Bekâ hazretleri imâm oldu. Bu üç âlim, kıraatini beğenmediler bu zâtın.Hattâ "okuması tecvîde uygun değil" dediler içlerinden."Bu zât tecvîd bilmiyor, böyle velî olur mu" di

"Sustur şuâsileri!"

Bekâ bin Bâtûhazretleri, Irak'ta yetişen evliyâdandır.Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri, bu zâtı çok sever ve methederdi kendisini.Bu zât bir gün sâhilde dinleniyordu.O esnâda uzaktan bir gemiyi gördü.Ancak gemidekilerden bâzısı içki içip ve nâra atarak rahatsız ediyorlardı diğer yolcuları.Bekâ bin Bâtû hazretleri, bunu firâsetle anlayıp çok ü

"Bize ne oldu böyle"

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerini çok seven talebeler, bir evde toplandılar.Gâye, sohbet etmekti.Ve ondan bahsetmekti.Çünkü onu çok seviyor;"âah, şimdi hocamız da olsaydı, mübârek ağzından nice hikmetler dökülürdü"diyorlardı.Ev sâhibi sütlaç yaptı.Getirip ortaya koydu.Ve;"Haydi buyurun, hep birlikte yiyelim"dedi.Gelip oturdular.Fakat o da ne!Hiçbiri y

Sevgi ve samîmiyet bitti!..

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin talebesinden Mevlânâ Ârif şöyle anlatıyor:Bir kış günü, hocamla birlikte bir yere gidiyorduk.Hava pek soğuk değildi.Biraz yol gidince birden sertleşti hava.Sonra "kar fırtınası"na dönüştü.Öyle ki;Göz gözü görmüyordu.Soğuk ve kar, kasıpkavuruyordu her yeri.Buna rağmen ayakkabıbile yoktu ayağımda.Yalın ayak yürüyordum.

"Benim duâmdan ne olurki!.."

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin Seyyid Burhâneddîn adında bir talebesi vardı ki, çok severdi bu büyükzâtı.O anlatıyor:Bir gün, hocamın bağda olduğu bir saatte, kendilerine balıkgötürüp hediye ettim.Kabul buyurdu hediyemi.Ateş yakıp pişirmek istedik.Ve başladık hazırlığa.Ancak hava karardı birden. Üstelik de yağmur bulutlarıbelirdi gökyüzünde.Sonra

"Hocamın himmeti olmasa"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi anlatıyor:Bir gün hocamı ziyâret maksadıyla evden çıktım. Yolumun üzerinde bir ırmakvardı.Ve her zaman köprüden geçip giderdim hocamın evine.Yine öyle yapacaktım.Ama köprü uzak geldi.Kendi kendime;"Suyun üstünden yürüyerek gideyim"dedim.Büyük bir cesâretle ve Allah'a güvenerek ırma

"Çocuklarınızla ilgilenin!.."

Behâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi anlatıyor:Üstâdımla bir evde oturuyorduk ki, kardeşim hakkında,"Şemseddîn Buhâra'da vefât etti"diye bir haber aldım birinden.Çok üzüldüm!Ve hocama;"Efendim, izin verirseniz kardeşimin cenâzesine gideyim" diye arz ettim.Hocam cevâbında;"İstiyorsan git, ama Şemseddîn vefât etmedi, şimdi sağdır. Hattâ o, ço

Hangi yemek şifâ olur

Behâeddîn-i Buhârîhazretleri bir gün sevdiklerine;"Kardeşlerim! Gadap ve öfkeyle pişirilen yemekte zulmet olur. Böyle yemeklerde hayır olmadığı gibi yiyenlere şifâ değil, bilâkis dert ve hastalık olur" buyurdu.Sordular:"Hangi yemeklerde hayır vardır efendim"Büyük velî;"Bir yemek, gaflete dalmadan, Allahü teâlâyı düşünerek neşe ve sevinç içinde yapı

"Ölmeden önce ne yapayım"

Evliyânın büyüklerindenBehâeddîn-i Buhârîhazretlerinin bir talebesi, bu zâtı rüyâda görüp;"Efendim, ölmeden önce ne yapayım" diye sordu.Büyük velî;"Son nefeste ne yapmak gerekirse onu yap. Hiç değilse 'Allah' de"buyurdu.Genç talebe;"Hocam! Allah demek, son nefeste gerekir, şimdi hayattayken ne yapayım" dediBüyük velî sordu ona:"O son nefes dediğin

"Sözümü dinler misin"

Behâeddîn-i Buhârîhazretleri bir gün Molla Necmeddîn adlı talebesine"Sana bir şey söylesem yapar mısın"diye sordu.Molla Necmeddîn;"Yaparım efendim" dedi."Peki, günah bir iş söylesem de yapar mısın"Genç, tereddüt etti:"Nasıl günah hocam""Meselâ hırsızlık yapmanı istesem yapar mısın""Mâzur görün hocam, onu yapamam" dedi.Başka talebeye sordu:"Sen yapa