İslâm Barış Gücü

Çağdaş Haçlı armadaları birleşip Doğu Akdeniz'e yığılmışken, Müslümanlar kendi aralarındaki yapay sorunları aşıp da bir araya gelemiyorlar Yazık ki, Müslümanların dağınıklığı hep İslâm düşmanlarının işine yarıyor; Haçlı ittifakının himayesindeki Siyonist işgali ve katliamı kolaylaştırıyor.

7 Ekim'den beri Gazze'de aralıksız devam eden Siyonist katliamın durdurulması ise, kesinlikle Müslüman Devletler Birliği'nin kurulması ve ona bağlı bir İslâm Barış Gücü'nün oluşturulmasına bağlıdır.

Akla şöyle bir itiraz cümlesi gelebilir: "Ama bu imkânsız!"

Oysa öyle değil! Müslümanlar tarihte en zor zamanlarda birlik olabildiler ve bugün de bunu başarabilirler. En azından, Türkiye, İran, Pakistan, Mısır ve Endonezya gibi güç potansiyeline sahip üç-beş büyük Müslüman devlet bir araya gelerek bir "Barış Gücü" kursa, caydırıcı olarak yeter. Bunun arkası elbette gelir. Tarihte böyle bir İslâm Ordusu kurduğumuzu biliyoruz. Hatırlayalım:

Birinci Haçlı saldırısında Kudüs'ü kuşatan Haçlılar 15 Temmuz 1099'da bu mübarek şehri işgal ederek, 70 bin masumu, kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden öldürmüşlerdi

Kudüs'ün işgali, tam da ümmetin birlik ve dirlikten yoksun olduğu bir zamanda gelmiştiAma bir süre sonra Nureddin Mahmud Zengi ve Selahaddin Eyyubi liderliğinde İslâm Birliği ve İslam Ordusu kuruldu.

Selahaddin, Halep'te yaşlı bir ustanın Mescid-i Aksa için yaptığı minberi görünce Allah'a söz vermişti: "Allah'ım! Mübarek Kudüs'ü Haçlı işgalinden kurtarıp, şu minberi Mescid-i Aksâ'daki yerine koymadan, gülmeyi kendime haram ediyorum!" Ve tam 33 yıl boyunca onun yüzü hiç gülmemişti

Biz de böylesine netameli bir zaman diliminde Selahaddin Eyyubinin yolunu izleyerek ümmetin en savaşçı unsurlarından bir İslam Ordusu kurmak ve cihad ve namaz bilincini yeniden kuşanmak zorundayız.

İslâm dünyasında kavmiyetçi eğilimlerin yükseldiği, mezhep ve meşrep çekişmeleri ile benlik kavgalarının alabildiğine arttığı ve bu parçalanmışlıktan Haçlı sürülerinin yararlandığı bir zaman diliminde, Müslümanlara "Ümmet-i Muhammed" olduklarını hatırlatmaktan daha etkili bir çözüm elbette olamaz

İnancımız o ki; Müslümanlar bugün de ancak ümmet şuurunu diriltip İslâm Birliği ve Barış Gücünü (İslâm "silm: barış" demek) kurarak modern Haçlılara karşı durabilir ve onları geri püskürtebilirler.

Hatırlayalım: Şii Fatımi devletince yönetilen Mısıra yönelik Haçlı saldırılarını Selahaddin Eyyubi ve amcası Esedüddin Şirkuh komutasındaki Sünni İslam ordusu 1164-1169 yıllarında üç kez geri püskürtmüştü. Onların bu muhteşem başarıları üzerine, kendisine bağlı oldukları Sultan Nureddin Mahmut Zengi: 'Belki de Yüce Allah sayısız nimetlerine ilaveten Mescid-i Aksâ'nın fethini de nasip eder'diye dua etmişti. Bu başarılarının ardından Kudüs'ün fethini önceleyen ve Haçlıları bölgeden tamamen söküp atmak için bütün maddi ve manevi tedbirleri alan Selahaddin, kendini tamamen cihada adadı. Onun amacı, İslâm'ı yeryüzünde galip kılıp zafere eriştirinceye kadar kâfirlere karşı cihad etmekti: