Gazze'yi tanıyor muyuz

363 km2yüzölçümündeki Gazze şeridi 2,3 milyon nüfusa sahip. Tarih boyu Filistin'deki idarî birimlere bağlı kalmış; ticarî ilişkileri ise daha çok Mısır'la olmuş. Süveyş Kanalı'nın açılmasından önce Mısır, Suriye ve Anadolu'dan gelen ticaret ve hac yollarının birleşme noktası olarak hareketli günler yaşamış.

Müfessirler, Kureyş suresinde bahsedilen "yaz ve kış seferleri"nde kışın gidilen yerin Gazze olduğunu söylerler. Mekkeli tüccar kafilelerinden birinde Hz. Peygamber'in (s.a) büyük dedesi Hâşim b. Abdümenâf da bulundu ve Gazze'de vefat etti; kabri burada olduğu için şehre Gazzetü Hâşim de denir. Resulullah'ın (s.a) babası Abdullah da Gazze'ye gelen tacirlerdendi. Hz. Ömer (r.a) İslâm'dan önce Gazze'ye ticarî yolculuklar yapmıştı. Bedir Gazvesi'ne yol açan ticaret kervanı da Gazze'den dönmekteydi.

Gazze Hz. Ebû Bekir'in (r.a) hilâfeti zamanında fethedildi (634). İmam Şâfiî 767'de Gazze'de doğdu

Uzun süre Müslümanların idaresinde kalan Gazze, 1149'da Kudüs'ü işgal eden Haçlıların eline geçti; Hittîn Savaşı'ndan sonra Selahaddin Eyyûbî tarafından geri alındı (1187). 1258'de Bağdat'ı işgal edip Abbâsî hanedanlığını yıkan Moğolların İslâm topraklarında ulaşabildikleri batıdaki en uç nokta Gazze'ydi. Şehir, Memlüklerin Aynicâlût Savaşı'nda Moğolları yenmelerinden (1260) sonra geri alındı ve Mısır'ın Osmanlılar tarafından fethine kadar (1517) onların idaresinde kaldı

Yavuz Sultan Selim'e karşı savaşa hazırlanan Memluk Sultanı Kansu Gavri, Osmanlı ordusunu Şam taraflarında durdurmak üzere yola çıktığında önce Gazze'ye uğradı, ancak Mercidâbık Savaşında ölmesi üzerine yerine geçen Tomanbay Osmanlı ordusunu Gazze'de durdurmak istediyse de şehrin düşmesini engelleyemedi. Osmanlı döneminde Gazze sancağı diğer Filistin şehirleri gibi Şam'a bağlı kaldı.

1649'da Gazze'yi ziyaret eden Evliya Çelebi, "Bu sancak g?yetü'l-g?ye mâmur ve âbâdandır" der. Sayda Fransız konsolosu Chevalier d'Arvieux Gazze'de Arapça, Yunanca ve Türkçe konuşulduğunu söyler. 1783-1785 yıllarında bölgeyi dolaşan Fransız seyyah M.C.François Volney, Gazze'de çoğunluğun Müslüman olduğunu, yahudilerle hıristiyanların da azınlık durumunda kaldıklarını söyler.

Napolyon Mısır seferi (1798) sırasında Gazze'ye gelir ve Akkâ'da Cezzâr Ahmed Paşa karşısında bozguna uğrayarak bölgeyi terk eder

Mısır'da isyan ederek pâyitahtı ele geçirmek amacıyla Anadolu'ya yürüyen Kavalalı Mehmed Ali Paşa, oğlu İbrâhim Paşa'yı Gazze üzerine (Kasım 1831) ve oradan da Akkâ'ya yollar. Ancak buraları zapteden İbrâhim Paşa 1841'de Kahire'ye geri dönmek zorunda kalır; bölge tekrar Osmanlı hâkimiyetine alınır.

XIX. yüzyıl boyunca Suriye hacıları ve onlara katılan Anadolu hacıları karayolu ile Gazze'ye gelerek Akabe'ye inerler, burada Mısır ve Kuzey Afrika hacıları ile buluştuktan sonra Kızıldeniz üzerinden Cidde'ye giderlerdi; bu bakımdan Gazze-Akabe yoluna "Derb-i Gazze" denilmişti. Ancak 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılması ile Mısır ve Kuzey Afrika hacıları Gazze yolunu terk ettiler ve şehir önemini kısmen yitirdi Ancak 1904'deki idarî taksimatta burası yine Kudüs mutasarrıflığına bağlı kaldı; Kudüs ise doğrudan Dahiliye Nezâreti'ne bağlı idi. Bu dönemde bölgedeki kazalar