Bediüzzaman Kafkas Cephesi'nde

Bediüzzaman'ın Hayatı'ndan Tesbitler-212Birinci Cihan Harbi'ne gönüllü alay kumandanı olarak katılan Bediüzzaman, vatan, millet ve İslâmiyet için her türlü fedakârlığı yapmaktan zerre kadar geri durmadı. Kendi ifadesiyle "Harb-ı hâzırın ilânı üzere gönüllü olarak alay kumandanı namıyla harbe iştirak eyledim."1 der. Bediüzzaman, Kafkas Cephesi'nde Erzurum, Hasankale, Kars ve diğer cephelerde Ruslara ve Ermenilere karşı kahramanca savaşmıştır. Kars'ta iken alayına katılan Bolu Yığılca kasabasından Mustafa Yalçın, hatıralarında Bediüzzaman'la birlikte geçirdiği savaş günlerini şöyle anlatır: "Birinci Cihan Harbi'nde Çanakkale'ye, oradan da Doğu Cephesi'ne götürüldük. Kars'ta sekizinci fırkadaydık. Başımızda Molla Said vardı. Ruslar ve Ermeni çeteleri durmadan saldırıyordu. Molla Said bize o zaman "Tıfılya" dediğimiz dersler verirdi. Bu dersleri geceleri verirdi. Hasankale'de Molla Said'le birlikte Ruslara karşı amansızca savaştık. Hocanın başında önce sarık vardı. Savaş sırasında "keçe kalpak" dediğimiz başlığı giyiyordu."2 Birinci Cihan Savaşının alevleri, büyük devletimizin sınırlarını aşmış, son vatan parçasını da sarmıştı. Galiçya, Yemen, Filistin, Kafkas cephesinde İslâmın son ordusu arslan gibi çarpışıyordu. Milis Albayı Said Nursî, Doğu Anadolu'da köy köy gezerek, vatan müdafaası için, fedai topluyordu. Onun davetine genç-ihtiyar, vatanın yiğit insanları evet diyerek koşuyorlardı. Aziz toprakların müdafaası için, asil kanlarını seve seve armağan olarak getiriyorlardı.3 Bediüzzaman Kafkas Cephesinde Enver Paşa ve fırka kumandanının hayranlıkla takdir ettikleri hizmet-i cihadiyeyi bihakkın yapıyordu. Avcı hattında askerlerin önünde dolaşırdı. Korku nedir bilmezdi. Gönüllülere her zaman moral veriyordu. Şehitlere dualar ediyor, mücahitlere hiç korkmamalarını söylüyordu. Telif ettiği Kur'ân tefsiri olan İşârâtü'l-İ'câz'dan dersler veriyordu. Milis kuvvetleri, Bediüzzaman'ın bu kahramanca tavrından cesaret alıyorlardı. Rusların ve Ermeni çetelerinin korkulu rüyası hâline gelmişlerdi. Gönüllü alay kumandanı Bediüzzaman, savaş günlerinde, bir elinde silah, düşmanla karşı karşıya gelmesi: her an ihtimal dâhilinde iken bile İşârâtü'l-İ'câz adlı eserini yazdırıyordu. Yanında hiçbir eser bulunmadan, bazen at sırtında, bazen siperde, bazen de avcı hattında iken talebesi Molla Habib'e bu Arapça tefsirini yazdırıyordu.4 Bediüzzaman, Kars'ta tanınmış kişilerle görüşmelerde