Rifat Okyay

Yeni Asya

Lafla ihlâs

Eski zaman adamlarının laflarına, özellikle de edebiyatsız edebi sözlerine birçoğumuz hayranızdır.Bilmek ve cehalet üzerine söylediklerinden bazıları: "Her şeyi bilirim diyen, hiçbir şeyi hakkıyla bilmiyordur.", "'Ben bilirim' diyen evvela kendini bilmelidir". "En büyük cehalet, ilim kisvesi altında bir şey bilmediğini bilmemektir." Bu sözler uzayı

Aykırı olmak

Aykırı olmak düz giderken ters gitmek değildir. Daha hiçbir adım atmamışken menfi ve ters gitmeye meyilli olmaktır. Veya fıtratenyaratılıştan düzü bildiği halde eğriye kavuşma arzunun galip gelmesidir.Alim bakıyor ki kendisi gibi ismi alim çok kimse var. Biraz fark etsinler beni diye âlimlere de, ilime de aykırı gidiyor. Sanatkâr sanatının paylaşıl

Muhkem hisarlara doğru

İnsanlığın geldi nokta: Hiçbir zamanda görülmemiş bir ahlaksızlığın, sefahatin, inançsızlığın, ve küfrün tam orta yerinde; insanca, Müslümanca, mümince, ahlaklı ve inançlı, imanlı olarak yaşayabilmek gayreti, çabası, himmeti ve çalışması içerisinde olabilmek.Kitap ortada, Resulullah'ın sünneti yaşanmış aşikar, Allah'ın dini anlamaya, anlatmaya, yaş

Risale-i Nur ve ilaçlar

Ahirzaman her şeyin son halini gösterip haber verdiği gibi, ferahlıktan ve huzurdan, sıkıntıdan ve zorluktan da haber veriyor.Eğer iman ilacı ve imani tedavi olmazsa ahirzamanın sıkıntıları, her türlü inançsızlıkları; bu ahirzaman insanını öyle bunaltıyor, huzursuz ediyor, boğuyor ki insanların dimağı kuruyor, aklı şaşırıyor, kalbi asli mihverinden

"Elif" olmak zor mu

Literatürde bilen adam, bilmeyen adam, alim adam, cahil adam gibi alışkın olduğumuz sıfatta adamların yanında zamanınımızda çok bilmişler paralelinde "kendini bir şey zanneden adamlar" da eşitlemeye dahil olmuş vaziyetteler.Eskiden çok kullanılan bir tabir vardı; "adam mı oldun" Şimdi bu tabir bir genelleme ile kullanılabilir; "Adam mı oldular" Ken

Bazı özelliklerimiz

Gelin şu ahirzaman hadisatı ve sosyal hayatı içerisinde uzak durmamız, yakınlaşmamamız gerek insan gruplarından bir nebze bahis açalım, konuşalım, yazalım.Yalan konuşanlar, yalan söyleyenler ve yalan işleri yapmaya kalkışanlar. İki dünyalarını da yakmıştır. Öyleyse bunlardan yalandan değil gerçekten uzak duralım... Ahitlerinde, anlaşmalarında; sözl

Uçup giden nedir

Özellikle eski zamanlarda yaşamış, hayatın inişli çıkışlı yollarında yürümüş insanların tecrübeleri ifade eden şu sözlerini hep dinleriz, duyarız; "âdet olduğu üzere, bir düstur olarak, bir prensip olarak, bir gelenek olarak, bir tavır ve alışkanlık olarak..."Eğer tecrübe edilmişse ve doğruluğu ispat edilmişse ve de yanlış olduğuna dair bir emareye

Şahs-ı manevi oksijeni

Maddi işlerde; ölçülü yapmak, dengeli, muvazeneli, tutarlı faaliyetler işler yapabilmek kurallara ve hesaba kitaba bağlıdır.Hem yapanın, hem yaptıranın mesuliyeti vardır. Neticede ise menfaatler, mesuliyetler, günahlar, sevaplar iştirak eden herkese dağıtılır. Manevi işler ise daha başından itibaren düşünmemeye, paylaşılmamaya bakar. Bölüşelim, pay

Siyasi savrulmalar

Bu içinde yaşadığımız ahirzamanın özelliklerinden birisi de bir şahs-ı manevi çatısında olabilmektir. Beraber hareket edebilmek için beraber bir anlamanın, anlayışın emrinde olabilmek.Çünkü şu yaşadığımız asır biri, teki, şahsı, ferdi ve bunların yapacağı işleri kabul etmiyor, reddediyor. Hatta dahi-i azam gibi bir adam olarak fikirler ve düşüncele

Mağfireti görebilelim

Bütün dalaletler, bütün küfürler, bütün sefihâne haller insan ve insan için musibetli, belalı, zararlı ve faydasız bir perdedir.Hayata ve vücudî her şeye perde olan bu hallerin birinci kaynağı ve çıkış noktası imansız, inançsızlık ve itikatsızlıktır. Bakış açısı, eskilerin tabiriyle nazar-ı hususi her insana göre değil ancak insanlara perde olan bu