Filiz Aygündüz

Milliyet

Her başarı mutluluk getirmez

Genç yaşlarda okuduğum, hayatımı şekillendiren kitaplardan biri de Jack London'ın "Martin Eden"idir. Kendisi beni "Hayatta her neyi başarmak istiyorsan bunu bilgi ve emekle gerçekleştirebilirsin" öğretisiyle tanıştıran ilk romandır. Genç denizci Martin Eden'in 'yazarlık' hayali, aynı hayali kurduğum yıllarda karşıma çıkmış, hiç beklemediğim bir mot

Bir kitaplık 'inci'si

'Kelebek ömürlü' süreli yayınlar içinde bir tanesi geçtiğimiz yıl 50 yaşına girdi: Türkiye'nin sanat gazeteciliğindeki öncü ismi Milliyet Sanat dergisi. 24 yıl önce kapısından girdiğim, muhabirlikten genel yayın yönetmenliğine her kadrosunda çalıştığım. Ömrümün yarısına yakını bu kurumda geçti. Ekip arkadaşlarımla birlikte hazırladığımız dergiler h

Brezilya'nın "Kadının Adı Yok"u

"İşin doğrusu, Euridice çok zekiydi. Elinin altına bir labaratuvar verin, size aşı bulurdu. Boş sayfalar verin, klasikler yazardı. Ama onun yerine kendisine kirli çamaşırlar veriliyordu."Ne kadar tanıdık bir tanımlama değil mi Varoluşunu gerçekleştirmesine izin verilmemiş, kendisi gibi olması engellenmiş kadını dört cümleyle izah eden bir alıntı. K

Bornova'da bir cennet replikası

Mattheys Köşkü küçük bir cennet replikası. Bahçesindeki ağaçlar, kuşlardan oluşan orkestranın seslendirdiği bitmeyen bir senfoniyle salınıyor. Kirlenen renkler içinde birinciliği beyaz kaparken tertemiz kalan yeşilin tüm tonlarıyla hükümranlık sürdüğü İzmir bahçelerinden biri. O kadar huzurlu ki.Bu köşk güzel havasıyla, benzersiz doğasıyla sayfiye

"Pal Sokağı Çocukları"nı okuyan çocuk kötü olmaz!

Bugün gibi aklımda. 10-11 yaşlarındayım. Odamdayım. Elimde Milliyet Yayınları'nın mavi ciltli çocuk serisinden çıkan, Ferenc Molnar'ın "Pal Sokağı Çocukları". Soluk soluğa okuyorum. Ama aklım içeride, salonda yatan hasta babaannemde. Her 10-15 sayfada bir yanına gidiyorum, nefesini dinliyorum. Duyamazsamburnunu çekiyor ya da ayaklarını gıdıklıyorum

Eve geri dönmek için

Bundan tam on ay önce bir doktor, bir hastanın hayatına değdi. Sihirli parmaklarıyla. Hekim hatası sonucu dikkate alınmamış ve giderek büyümüş hidrosefali (beyin omurilik sıvısının beyinde birikmesi, kafa içi basıncı artırması) nedeniyle, son üç yıldır bedenen yanımızda, ruhen uzaklarda olan babamın. Konuşamıyor, donuk gözlerle bakıyor, dengesini s

Has edebiyat tutkunlarına bir bahar dalı

Orantısız bir yüz. Boyu 1.87. Çıkık bir üst çeneden fırlamış dişler. Alt çene desen hiç yok. Ağzını açtığında göze ilk çarpan geniş yer kaplayan pembe diş etleri. Büyük bir sırt, içe çökük göğüs kafesi. Aşırı bir zayıflık. Adı ise mahallenin taktığı şekliyle Kuru Kız. Ayfer Tunç'un Can Yayınları'ndan çıkan son romanıyla aynı adı taşıyan. Edebiyatın

Rüya gibi bir buluşma

Orhan Veli, belediye çukuruna düşüp beyin kanaması geçirdikten üç gün sonra 36 yaşında hayata veda ettiğinde, ardında gözü yaşlı pek çok kalem erbabı bırakır. Her biri bir şeyler yazar hakkında. Bir kişi vardır kieli kaleme gitmez. Çocukluk arkadaşını kaybeden Garip akımının nevi şahsına münhasır ismi Halim Şefik Güzelson. Beş-altı ay sürer bu duru

Bir "Yuva"nız olsun

Yuva kurmak neden 'evlenmek' anlamına gelir acaba Yuva, kurulabilir bir kavram ve bunun için evlilik bağına gerek var mı gerçekten İçine girdiğimiz herhangi bir ev, dört duvardır. Onu biz yuva yaparız. Peki yuva nasıl yapılır Bunu anlatan şahane bir kitap okudum bu hafta: 1970 doğumlu Alman yazar Judith Hermann'ın Sia Kitap'tan çıkan romanı "Yuva".

Füruzan olayı devam ediyor

Memet Fuat "Füruzan Türk edebiyatında bir olaydır" demişti vaktiyle. Ece Ayhan ise onun öyküye saygınlık kazandırdığını söylemişti. Bu iki tespit hâlâ geçerli. Füruzan, açıklaması zor, okuru hayrete düşüren, hayranlık içinde bırakan, Türkçenin ve Türk edebiyatının başına gelmiş en önemli olaylardan biri. Kalemi de öykü türüne saygınlık kazandırmaya