Engin Ardıç

Sabah

Akıntı ve kürek

Pes etmeyeceklerini biliyorduk... Temcit pilavı gibi kaldırıp kaldırıp koyacaklarını da biliyorduk. Daha bir yıl da böyle gidecek, hatta bir yıldan fazla. Konu, Tayyip Erdoğan'ın adaylığı... Üçüncü kere mi aday olacak ikinci kere mi Hakkı var mı yok mu "Yok" diyorlar ama alçak sesle. Çünkü "tutturamayacaklarını" biliyorlar. Zarar yok, maksat muhale

Zaman mı kaydı, siz mi kaydınız

Atatürkçü Düşünce Derneği, "altıların" mutabakat bildirisini beğenmemiş. Biz altılar dedik, siz "asıl ikili ve dört de figüran" anlayınız tabii. Çünkü bildiride Atatürk ismi geçmiyormuş! Çok bozulmuşlar, tam sayfa ilan vermişler, kınıyorlar. Karamollaoğlu'ndan içinde Atatürk ilkeleri geçen bir bildiriye imza koymasını istemek saflık mıdır körlük mü

Hamşolar arasında

Bu ülkede "seçmeli ders" kavramının da suyu çıkarıldı. Hem de ODTÜ gibi "seçkin" olduğu varsayılan bir okulda. İhtiyaç duymadıkları seçmeli dersleri alıyorlarmış, böylece yer kapatıp para karşılığı başkasına devrediyorlarmış. Hem de dolar cinsinden! AA ya da BA alınması garanti derslerde bu ücret 110 dolarmış, daha "kofti" derslerde 75 dolara kadar

Gi-re-me-yiz

Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne niçin bir türlü giremediği kafaları kurcalamayı sürdürüyor. Meleklerin cinsiyetini tartışsaydık daha anlamlı olurdu. "Sarı saçlı, mavi gözlü olmadığımız için" diyenler de var. Sarı saçlı, mavi gözlü İtalyan, İspanyol ve Yunanlı pek az görülür. Bir kere daha toparlayalım. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmek istiyor ama "

Bugün bugündür yarın da yarın olacaktır

Siz bunların rejimi değiştireceklerine gerçekten inanıyor musunuz Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacaklar... Çantada keklik ya... Yetmedi, Meclis seçimini de kazanacaklar... O da torbada tavşan... Ya 360 ya da 400 koltuk sayısına ulaşacaklar... Biri referandumlu, öteki referandumsuz Anayasa değişikliği için... Nasıl olacak bu iş Tut ki oldu... Amiya

Hay canını albızlar alası

Propaganda yapıyorsan bunu eşekçe yapmayacaksın. Reklamcılıkta şöyle bir kural vardır: "Bir ayağın hep yerde olacak, öbür ayağınla istediğin kadar uçabilirsin." Diyorlar ki Putin paranoyakmış... Eh, Stalin de öyleydi. Macron'u ve başkalarını upuzun masanın taa öbür ucuna oturtması "koronavirüs korkusundan" kaynaklanıyormuş, demek ki onda paranoya v

Çantada keklik değil karga

Deniz Baykal halka inmenin yolunu kendince bulmuştu: Kurultayda sahneye ışıklar ve dumanlar içinde, hoplayıp zıplayarak çıkıyordu... O günlerin gözde şarkıcısı Ricky Martin gibi... Ricky Martin'in eşcinsel olduğu açıklanınca sanırım üzülmüştür. Bunlar sahneye "Devlerin Aşkı", "Oy Asiye" ve "Gülpembe" şarkıları eşliğinde çıkmışlar. Herkesin kalitesi

Ukrayna'nın çilesi ve günahları

Bu ülke öyle pek de "pir-ü pak" değildir. Birinci Dünya Savaşı'nda (ve ondan sonra da) uzun süre Alman işgalinde kaldı. İşbirlikçiler vardı, milliyetçiler vardı, Nestor Mahno yönetiminde anarşistler vardı... Her biri Ukrayna'yı bir yana çekmeye çalışıyordu. Almanya boşaltınca Bolşevikler bastırdılar ve Ukrayna'yı ele geçirdiler. Meraklısı, ayrıntıl

Başdöndürücü

Evimize televizyon girdiğinde şaşırmıştık: Nordmende'nin sekiz düğmesi vardı, sekizi de aynı kanalı gösteriyordu: TRT tabii. "Ne gerek var bu kadar düğmeye" diyorduk, "fabrika fazladan koymuş..." Düğmeler de bugünkü gibi değil, neredeyse iki santim kalınlığında çubuklar, "hark" diye bastırmak gerekiyor... Günün birinde televizyonu, hem de renkli, h

Hep o şarkı

Batı'nın Ukrayna'ya gaz verip sonra da yüzüstü bırakması bazılarını çok şaşırttı. Oysa bunu Macaristan'da da yapmışlardı, o zamanki Çekoslovakya'da da. Hatta daha gerilere de gidebiliriz... 1953 yılında Doğu Berlin'de işçiler ayaklandılar, büsbütün düşürülen ücretleri ve ağırlaştırılan çalışma saatlerini protesto için (evet, yanlış duymadınız, "işç