Sol bunu halka borçlu!

Seçime bir ay kala siyasetteki duruma ilişkin birkaç önemli hususu tespit etmek gerekiyor.Birincisi, seçmenlerin işlevi, sadece oy vermekle sınırlandırılmış halde; aritmetik hesaplar sonucunda sadece seçilmek için atanmışlardan oluşan listeyi onaylamaları bekleniyor. İkincisi, 14 Mayıs'taki seçim, siyasi partiler arasında bir seçim olmaktan çıktı; bir tür referanduma dönüştü. Çoğunluk, oyunu aslında gönlünde yatan için değil, tek bir hedef için kullanmayı planlıyor: Erdoğan'ı iktidardan indirmek. Bu hedef, seçmenin tercihlerinde belirleyici oldu. Üçüncüsü, ittifak siyaseti nedeniyle partilerin halk nezdinde aslında ne kadar oyu olduğunu tam olarak bilmek pek olanaklı olmayacak.Daha önceki yazılarımda, milletvekili adaylarından sonra önümüze çıkan tabloda, TBMM'de İkinci Cumhuriyetçi, siyasal İslamcı, liberal ve etnikçi bir birliğin tasarlandığının netleştiğinden söz etmiştim. 21 yıllık AKP iktidarının topluma ödettiği en ağır bedel, emekçilere, işçi sınıfına yüklenirken onların temsilcisi olan partilerin sesi kısılmak isteniyor. Çünkü demokrasiyi sınıf ilişkilerinden soyutlayarak anlatanlar, üretim, mülkiyet, bölüşüm ilişkilerinden kaynaklanan sömürüyü görünmez kılmak istiyor. Bunu fark edenler, milletvekili seçimlerinde sol partilere eğilim gösterdiğinde, bu kez "Oyum boşa gider mi" endişesine kapılıyor. SOSYALİSTLERE VERİLEN OYLAR BOŞA GİDER MIİBu soruyu, sırtını CHP ya da HDP'ye dayamadan Sosyalist Güç Birliği (SGB) çatısı altında ama kendi logoları ve adaylarıyla seçime giren partilerin temsilcileri yanıtladı.Sol Parti'nin yanıtı, MYK üyesi Alper Taş'tan geldi: "Devrimcilere verilen hiçbir oy boşa gitmez; topluma direnç, sokağa güç, yarına güvence olur. Sola verilen oy, örgütlü mücadeleye verilen oydur. Ülkenin son 20 yılından sosyalistleri çıkarın, teslim olmuş bir ülke görürsünüz. Teslim olmadıysa, cumhuriyetçiler, sosyalistler, devrimciler olduğu içindir. Yarının kurucusu yine devrimciler olacak."Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, doğru bir noktaya dikkat çekti: "Biz Türkiye'deki sosyalist, devrimci oyları bölmeyin diyoruz. Asıl bize göre sosyalist oyları bölen, sağcı ya da düzen partilerine giden oydur. Türkiye'nin yüzde 10'u ben sosyalistim ya da komünistim diyor. Biz hakkımızı istiyoruz. Bizim güçlenmemiz emperyalizme, gericiliğe, sermayeye karşı insanların dik durma yeteneğini artırır." "Komünistlere verilen oylar baraj kaygısına göre ayarlanmayan, düzen değişikliğine verilen oylardır" diyen Türkiye Komünist Hareketi Genel Başkanı