Savcı bıraktı, patronu kovdu!

2016 yılının son günleriydi.

Suriye asıllı Baas yanlısı yazar Hüsnü Mahalli'nin, "Devlet büyüklerine hakaretten tutuklanmasını" gerekçe gösteren Ayşenur Arslan, 16 Aralık'ta Halk TV'de yaptığı "Medya Mahallesi" programında;

"Gerçekten artık mış gibi yapamayacağım. Hüsnü içerideyken gazetecilik yapamayacağım" diyerek, güya gazeteciliği bırakmıştı.

"Medya Mahallesinin Ablası" olarak bilinen Arslan değil 40 gün, sadece 20 gün geçtikten sonra tükürdüğünü yalamıştı.

Üstelik "gazetecilik" yapmak için değil, resmen provokatörlük yapıp, yandaşlarını muhtemel bir isyana teşvik için geri dönmüştü..

AK Parti iktidarını "uzun bir geceye" benzeten Arslan, "Gece uzun sürdüğüne göre sabahın artık yakınlaşması beklenir. Ama toplumsal olaylarda iradi müdahale yoksa, beklenen güneş hiç doğmayabilir" diyerek, iktidar karşıtı marjinal oluşumların harekete geçmesi gerektiğini söylemişti.

Güya sözde "emek örgütleri" ile bitmek bilmeyen AK Parti gecelerini hep birlikte dağıtacaklardı.

Bu kaos planına da;

"Tek hücreli organizmaların bile kendini savunma, hayatta kalma içgüdüsü vardır. Koskoca bir toplum kendisini korumak için hiçbir şey yapmayacak mı" diye, kendince bir de bahane üretmişti.

Tek hücreli "amipler"den esinlenerek, marjinal yapıların "AK Parti iktidarını alaşağı etmesini" arzulayan Ayşenur Arslan'ın bu hevesi elbette kursağında kaldı

Aradan geçen 7 yılın ardından AK Parti iktidarı hâlâ milli iradenin desteği sayesinde yürütme görevini layıkıyla icra ediyor.

O dönem açık açık yandaşlarına "sokağa çıkın" diyemediği için "iradi müdahale" çağrıları yapan Arslan ise "mış" gibi yapıp bırakmadığı gazetecilik mesleği üzerinden nefret kusmayı sürdürüyor.

Geçtiğimiz yıl, Rum terör örgütü EOKA'nın saldırılarına karşı Kıbrıs Türk halkını korumak için kurulan Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı'nı hedef alan Halk TV sunucusu Ayşenur Arslan

Rum katiller sürüsünün insanlık dışı saldırılarına karşı Kıbrıs Türkü'nün izzet ve şerefi için mücadele eden TMT'yi, "illegal ve suikastçı" bir örgüt olarak nitelendirmişti.

"Acaba daha fazla ne kadar saçmalayabilir" diye düşünürken

Bu sene de PKK'lı militanlar üzerinden nefret odağı haline gelmeyi başardı.

Halk TV'deki programında, İçişleri Bakanlığı önünde kendini patlatan PKK'lı teröristlerin başarısızlığı karşısında adeta deliye döndü.

"Aklıma takılan şeylerden birisi. Bir arabanın kilidini açacaksınız, düz kontak çalıştıracaksınız, bombayı yükleyip gideceksiniz. Ankara'da bunu yapmak varken neden Kayseri'de birini öldürerek 'Ben geliyorum heeey. Bombalar sırtımızda tabanca belimizde' nedir yani" diyerek

Bir PKK'lı teröristin hiçbir masum sivili veya bir polisi şehit etmeden nasıl öldüğüne aklının yatmadığını söyleyecek kadar ileri gitti.

İfade için adliyeye götürülünce de "yanlış anlaşıldım" diyerek, yırttı.

Bundan 20 yıl önce FETÖ'nün Zaman'ında, Nuriye Akman'a verdiği bir röportajda;

"Medya pavyonunun bakiresiyim" diyen Arslan, esasında kamera karşısında söylediği sözlerin nereye gideceğini bilecek kadar kaşarlanmış bir gazetecidir.

Her ne kadar "İtalyan Dili ve Edebiyatı" mezunu olsa da

Bir ara "Cinsel Bilgiler Ansiklopedisi'ne İtalyanca çeviriler yapsa da

1974'te TRT'de "muhabir" olarak gazeteciliğe başlayan Arslan, o dönem en çok satan gazeteler arasında yer alan Güneş Gazetesi'nde Haber Müdürlüğü yaptıktan sonra, Nokta Dergisi'nde ve Söz Gazetesi'nde çalıştı.