Yusuf Ziya Cömert

Karar

Kimse boşuna övünmesin

Friedrich Siedel'in Sultan'ın Zindanında adıyla yayımlanan hatıralarından bahsetmiştim. (Kitap Yayınevi.) Yazarın, kitabın son sayfalarındaki yorumlarını yerimin darlığından aktaramamıştım.Bugün, dikkate değer bulduğum o yorumlara değinmek istiyorum.Yazarımız Friedrich Siedel dindar bir Hristiyan. Yeri geldikçe 'Tanrı'ya şükrediyor.Hatıralarına "Ku

Yayı ne kadar gerersen ok o kadar uzağa gider

1971'deki 12 Mart darbesinde çocuktuk. Orta mektep sıralarındaydık.Etrafta neler olup bittiğini az çok anlayabilirdik."Anarşist" kelimesi o yıllarda çıkmıştı. Rahmetli dedem ve onun muhitindeki bütün insanlar anarşist kelimesini telaffuz edemedikleri için "Anaşıt" diyordu. Sonraları bu kelime piyasadan çekildi, terörist kelimesi yerleşti.Bizim kuşa

Türklerin Doğu'ya yürüyüşü

Türkler Batı'ya yürür, kuzeyden veya güneyden; daha eskisini bilemiyoruz, bilinebilen tarihe göre neredeyse iki bin yıldır âdet öyledir.Tarihin bir döneminde durdurulduk. Ama hala o tarafa doğru yürüyesimiz var.Fatihler olarak değilse bile göçmenler olarak.Bu tarihi yürüyüş, haritadan takip edilebilecek türden bir yürüyüştü.Sibirya'nın ücra köşeler

Feyruz'un şarkısındaki gibi

İsrail'in yaptığı şu anda 5. Ayının ortalarına gelen soykırımda bir yavaşlama, bir gevşeme yok. Bütün kuvvetleriyle ve bütün zalimlikleriyle Filistinli çocukları, kadınları, ihtiyarları, gençleri öldürmeye devam ediyorlar.Müslüman ülkelerin Bu tabir hiçbir vicdana oturmuyor. Hele de Gazze'deki katliam karşısındaki sünepe, aciz, yalancı, riyakâr dur

Şefkat, Mizan'da daha ağır çeker

Friedrich Seidel'in esaret hatıralarını okurken (Sultanın Zindanında, Kitap Yayınevi) esirleri kırbaçlayan, döven, aç bırakan, her fırsatta zulmeden, elindeki üç beş kuruşu gasp eden, rüşvet alan hiçbir kimse hakkında hayırhah bir düşünceye kapılmadım.Ama mesela taş kadırgasında forsalık yaptığı sırada hemen yanına zincirlendiği Afrikalı Müslüman z

Emekli doktorası

Herhangi bir belediye başkanının seçilip İstanbul'u abad edeceğini düşünmem mümkün değil.İstanbul'u abad edecek kabiliyete, birikime, vizyona sahip birinin mevcut olduğunu düşünülebilir.Bu düşüncenize dayanarak bir İstanbul masalı yazabilirsiniz.Mutlu, mübarek bir masal olur bu.Ama masalda bile, insanların o adayı seçeceğini tasavvur etmekte zorlan

Soma'daki gibi mi

Gözlerimizle gördük, dehşetle seyrettik İliç'teki faciayı.Toprak, kendi halinde dururken güzel de yattığı yerden kopup insanların üstüne yürümeye başlayınca çok korkunç.Büyük bir ihmali, büyük bir savrukluğu, büyük bir pişkinliği cezalandırır gibi.Maalesef, ihmalin sorumluları değil, işçiler kaldı 35 milyon metreküp toprağın altında.İnsanları yönet

İyi ve kötü 'ecdat'

Tarihi ayıklamayı severiz. Adalet, mertlik, merhamet, cömertlik, yiğitlik, her türlü iyilik bu tarafa, zulüm, ihanet, namertlik, her türlü kötülük çöpe.'Ecdat' iyidir. Eh, biz de o 'ecdat'ın torunlarıyız, biz de iyiyiz.Ecdat'ın iyi olması tek başına bizi iyi yapmaya yetermiş gibi!Doğrusu, atalarımız arasında iyilerin de kötülerin de var olduğudur.İ

Acısı sonra çıkar aheste aheste

İsrail, 1948'den beri Filistinlilere eziyet ediyor.Milyonlarca Filistinliyi evinden ocağından etti, mülteci durumuna düşürdü.İşgal altında tuttuğu Filistin topraklarında bazen günde birkaç, bazen bugün Gazze'de yaptığı gibi birkaç yüz Filistinliyi kadın, çocuk, genç yaşlı demeden katlediyor.Bugün bütün insanlığın vicdanını parçalayan katliamın başl

Rüşvet de yumuşadı

Rüşvet' kelimesini araştırırken güzel şeyler buldum.Malum, rüşvet Arapça bir kelime.Ne geldiyse başımıza bu Araplardan geldi demeye hazır çok insan var, biliyorum.Acele etmesiler. Türkçesi de var.Kelime bir dile girdiyse fiili de girmiştir.Eski Türkçesi "orunç."Bir de 'gevik.'Yanlış anlaşılmasın, 'geyik' değil, 'gevik.'TCK'ya baktım. Birkaç akademi