Büyük Balkan seyahati: Tiran'da aşkın ve taşkın bir ruhla yapılan bir sinema dersi

Gazze'de İsrail terör haydutunun katliamları hız kesmeden sürüyor! Batılı köleleri BM'de, başka yerlerde İsrail'in soykırımlarına, cinayetlerine destek vermeyi sürdürüyor! Batı uygarlığı Gazze'de intihar ediyor. Yahudiler, bütün dünyayı köleleştirmiş durumdalar. Hiç kimsenin, hiçbir ülkenin gıkı çıkmıyor. Bu arada İsrail'in arazide çok zor durumda olduğu, Hamas'ın İsrail'i perişan ettiği haberleri geliyorGazze'deki katliamın bir an önce durdurulması için ne yapılması gerekiyorsa yapılmalı. Yürek dayanmıyor işlenen cinayete. Balkanlar'da da benzer bir soykırımın, cinayetin eli kulağında. Balkan seyahatimizde bunu iliklerimize kadar hissettik. Onun için, Balkanların da böyle bir felâkete dûçar olmaması duasıyla Arnavutluk'un başkenti Tiran'da yaptığım sinema dersi benim yaptığım en güzel derslerimden biri oldu. Seyfullah Yiğit kardeşim, bu dersi yazmış. Nezaketen yazıya fazla müdahale edemedim yazarına saygımdan ötürü. Zihin açıcı okumalar diliyorum.Tiran yolundayız. Arnavutluk'un başkenti Tiran yolunda... Azerbaycan'dan gelen kardeşimiz Vuqar, Tiran meydanında bizi bekliyor. Onunla ilk defa yüz yüze görüşeceğiz. Tiran meydanında Sinema dersi yapacak Yusuf Hocamız bu akşam. Sonra İşkodra'ya doğru devam edeceğiz. Konaklama yerimiz İşkodra.Arnavutluk'ta şöyle bir şey hissettim. Böyle sanki üzerimde karabasanlar varmış gibi. İçime bir türlü Üsküp ve Ohri'de bulduğum o huzur gelmedi. Arnavutluk topraklarında çok güçlü bir manevi hava hissedemedim. Tiran sokaklarında da aradım o manevi havayı ama bulamadım. Ama şu oldu. Ustam Yusuf Kaplan'ın, aşkın ve taşkın bir ruh haliyle yaptığı dersten, o dersin yapıldığı o ruh halinden çok etkilendim.Tiran meydanındayız. Ethem Bey Camii'nin arkasında, saat kulesinin önündeki duvarın üstünde Ustam Yusuf Kaplan oturmuş. Hava soğuk. Ancak fedakâr kardeşlerimiz var. Almanya'dan İsmail kardeşimiz, üstündeki montu çıkarıp hocaya verdi minder şeklinde kullanması için. Dersin yayına verilmesine büyük emeği olan Büşra Hanım kardeşimiz çok gayret gösterdi, yoruldu, her tür ü haketti. İPad'i üzerine koymak için yakınımızda olan bir büfeden yüksekçe olan bir sandalye ödünç aldık 50 dk'lığına. Ders 55 dk sürmüştü ve çok bereketli bir 55 dk oldu.Bu süre içinde Ersin abiyle Tiran sokaklarında biraz turladık. Arnavutluk'un sosyolojisi üzerine gözlemler yaptım. Enver Hoca'nın döneminden kalan o kara bulutlar hâlâ Arnavutluk'un üzerindeydi. Çok çalışılmalıydı köklere dönmek için Seyahat ettiğimiz her yerde şöyle bir şey dikkatimi çekti. Balkanlarda aşırı bir çıplaklık yok. Türkiye'deki gibi bir çıplaklık sorunları yok. Oralarda gördüğümüz "aşırı çıplaklar" da maalesef Türkiye'den gelenlerdi. Dün iyiliği, güzelliği, hayayı ve edebi yayan bir toplumun çocukları bugün dünyaya kötülüğü, çirkinliği ve hayasızlığı yayan zavallılara dönüştü! Tamam bütün dünya üzerinde bir popüler kültür etkisi var. Ancak Türkiye'de bunun yorumu çok farklı. Çıplaklıkla, sefahatle bir yaşam tarzı oluşturulmuyor. Burada, direkt olarak İslâm'la savaşılıyor. Müslümanların değerleri, hız, haz ve ayartı üzerinden aşağılanıyor, bu, genel olarak bilinçli yapılıyor. Dizilerde bunu net bir şekilde görüyoruz.Dolayısıyla Türkiye'deki sekülerle dünyanın sekülerleri arasında dağlar kadar fark var. Özbekistan'da aynı durumu müşahede etmiştik. Gazze olaylarına bakın. Dünyanın bütün halkları; dil, din, ırk ve coğrafya fark etmeksizin