Türk Amerikan ilişkilerindeki dizayn hataları

Türk- Amerikan ilişkileri en çok konuşulan fakat en az bilinen konulardan biri. Gün geçmiyor ki Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni sürprizler, yeni açıklamalar ya da yeni gelişmeler haber bültenlerinden önümüze düşmesin. Şimdi de Biden'ın Türkiye'ye yönelik silah satışına onay verilmesine dair Kongre ile olan teması gündemde. Oysa aynı Biden daha düne kadar 'Türkiye'nin Suriye'ye yönelik askerî harekâtları, ABD'nin ulusal güvenliği ve dış politikasına karşı alışılmadık ve olağanüstü tehdit oluşturuyor' diyordu. Keza daha dün 27 ABD'li senatör 'Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği destek ile Kafkasya'da ABD çıkarlarına zarar verdiğini ve Türkiye'ye savunma sanayii ürünlerinin satılmamasını' dile getirmekte, bununla alakalı ABD Dışişleri Bakanı Blinken'a mektup göndermekteydi. Türkiye işte böyle bir ortamda Türkiye ABD'den 40 adet F-16 muharip uçağı ile 80 adet modernizasyon setini satın almak için ABD'ye başvurmuş o günden bu yana da bir sonuç alamamıştı. Türkiye tedarik edilecek F-16 uçakları ve modernizasyon setleri ile bir taraftan muharip hava gücünü güçlendirecek, diğer taraftan da envanterindeki F-16 filosunu modernize ederek kendi millî muharebe uçağını üretinceye kadar zaman kazanmış olacak. Peki ABD Türkiye'nin taleplerini karşılar mı Şartlar son zamanlarda son derece Türkiye'den yana olsa da ABD'nin konuyu 2023 yılındaki seçimler sonrasına sarkıtacak şekilde oyalayabileceğini düşünüyorum. Aynı yöntem ve metotları kullanarak, farklı sonuçlara ulaşmayı düşünmek bir öngörüsüzlük hâlidir. Yeniden şekillenen jeopolitik denklemde Türkiye'nin ortaya koyduğu siyaset tarzı uzunca bir zamandan bu yana fincancı katırlarını son derece rahatsız etmekte. Ukrayna'nın işgal sürecinde Türkiye'nin oynadığı rol, ABD ve İngiltere ekseni ile AB eksenini mutlu etse de şartlar değiştiğinde Türkiye'nin siyaset tarzını ve siyasetini budamaya devam edecekler. Türkiye'nin değişen Orta Doğu siyaseti Türkiye'nin zaman zaman oyunda elini genişletecek hamleler yapması, 'ricat ediliyor' diyerek eleştirilse de diplomaside elde ettiğiniz kazanımları tahkim etme anlamında bu türden ileri ve geri adımların normal sayılması gerektiğini diplomasi tarihinden yüzlerce örnek ile desteklemek mümkündür. Lakin Türk Amerikan ilişkilerinde yaşadığımız son 10 yıl, Türkiye'nin ABD karşısında elini rahatlatacak bir oyun alanı açmasının pek mümkün olmayacağını göstermekte. ABD, yeni rekabet alanlarının Güney Doğu Asya ve Pasifik eksenli olacağının farkında olsa da bu bölgedeki Türkiye'nin siyasetinden son derece rahatsız. Peki ABD yeniden oluşan bu yeni dünyanın farkındaysa, bölgemizde ne yapmaya çalışıyor Öyle ya, bir taraftan tüm enerjisini başka coğrafyalara aktaran ABD, nasıl oluyor da tüm Yunanistan'ı asker ve silah ile donatmakta, YPG denilen katil sürülerini neden on binlerce tır dolusu silah ile destekleme telaşında ABD, Çin'i kuşatma siyasetinde 'Putinsiz Rusya, Erdoğansız Türkiye ve askerî hırslarından arındırılmış Çin' peşinde. Bu elbette yazıldığı kadar kolay bir konu değil lakin ABD'nin de acelesi yok. ABD'nin Türkiye'nin uyguladığı siyasetten duyduğu rahatsızlığı ABD Eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey "Bakın Erdoğan 8 ayda İdlib, Libya ve Dağlık Karabağ'da ne yaptı Rusya ya da Rus müttefikleri her üçünde de kaybedenler oldular. Kendi açılarından bazı mantık ve argümanları var. İran ve Rusya'ya karşı önemli bir müttefik. Bu rolü göz önüne alındığında, en azından argümanlarını dinlemeli ve uzlaşmacı çözümler bulmaya çalışmalıyız" diyerek duyurmuştu. Keza yine Barış Pınarı Harekâtı devam ederken Türkiye'ye gelen ABD Dışişleri Eski Bakanı Pompeo, Türkiye'den dönüşünde verdiği beyanatında "Amacımız Türkiye ile olan ilişkilerimizi asla koparmamak. Lakin, Türkiye'nin bölgede bu şekilde bağımsız hareket etmesini sağlayan gücü de ellerinden almak." Tüm bunlar ne demek Türkiye, Kafkaslarda, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Suriye ve