Sır saklamasını bilir misin

Yavuz Sultan Selim Han Osmanlı sultanlarının dokuzuncusu, İslâm halifelerinin yetmiş dördüncüsüydü. Trabzon'da başlayan devlet idareciliğinde, pehlivan yapılı vücudu, devrin silâhlarını kullanmadaki mahareti, Müslümanlara hayranlık ve rahatlık, düşmanlara korku ve dehşet verirdi. Muhteşem Osmanlı Devleti'nin en son din olan, İslâm âleminin lideri olmasına rağmen Peygamber efendimizin ahlâkı ile ahlaklandığından debdebe ve şaşaadan uzak hayat sürerdi. Osmanlı İmparatorluğu toprakları en geniş coğrafyaya onun sultanlığı döneminde yayılmıştı. Hazineyi ağzına kadar dolduran sultan, bir de ferman yayınlamış ve demişti ki: "Bu hazineyi kim ki benden fazla doldurur, ancak o zaman kendi mührünü kullana. O zamana dek hazineyle ilgili bu mühür kullanıla!.." Yavuz Sultan Selim böylesi heybetli bir cihan padişahıydı. Gerçekten de Doğu Anadolu, Kuzey Irak, Lübnan, Suriye, Filistin, Mısır ve Hicaz'ın fethiyle Osmanlı Hanedanına Halifelik makamını ve mübârek (kutsal) emanetleri kazandıran Sultan Selim Han, sekiz buçuk yılda devleti iki kat büyütmüştü. Bir gün yine bir sefer hazırlığı olduğunu sarayda vezirler sezinlemişti. Sultana sormaya da kimse cesaret edemiyordu. Vezirlerden bir tanesi edeple yanına varıp nezaketle sordu: -Sefer-i hümayun hangi cihetedir (yönedir) sultanım. Yavuz Sultan Selim cevap vermedi. Vezir, içindeki merakına söz geçiremediği için bir süre sonra sualini tekrarladı. Bunun üzerine Yavuz Sultan Selim etrafına bakındı. Kimse olup olmadığını kontrol ettiğini vezire gösterdi. Vezir de sağı solu kolaçan edip sultana yaklaştı. Yavuz Sultan Selim vezire bir sır açıklayacak gibi sordu: -Sen, sır saklamasını bilir misin Vezir bu söze çok sevindi. Dedi ki içinden: "Tamam nihayet sultan bana sırrını açıklayacak. O bakımdan sır saklayıp saklayamayacağımı soruyor." Bu hevesle sevindi. Gözleri ışıldadı. Sultana iyice yaklaştı ve teminat verdi: -Elbette sultanım sır saklamasını çok iyi bilirim. Yavuz Sultan Selim hafifçe gülümsedi. Asırlar sonrası bile düşünen beyinleri hayrete düşüren cümlesini söyledi: -Ben de iyi bilirim Uğur Can Türkmen ŞİİR Babam Bu adam baba gibi adamdır, derler deyimde Babanın faziletini nasıl yazayım şiirde Merhameti şefkati bellidir, her hâlinde O babamdır sevgisi gönlümün en derininde Gündüz demez gece demez çalışır o her demde, Helal kazanıp getirir, ne gelirse elinde. Şekva yoktur hâlinde, şükür vardır daim dilinde O babamdır sevgisi gönlümün en derininde