Ölüm gerçeği

Geçen hafta sonu İstanbul'da bir yakınımın cenaze törenine katıldım. Ölüm denen gerçeği bir kez daha yakından gördüm ve insan için ölümün ibret alınması gereken şey olduğunu bir kez daha idrak ettim. "Ne kadar yaşarsan yaşa, akıbet bir gün gelir başa" gerçeğini ister istemez kabullendim.

Yaşımız ilerledikçe ölümü zaten çok düşünüyordum ama şimdi daha çok düşünmeye başladım. İnsanoğlu yaşlandıkça iki arzusu daha da artarmış. Biri daha çok mal edinme arzusu diğeri de daha çok yaşama arzusu... Ne kadar doğru bilemem ama aslında çok yaşama arzusundan öte yapacağımız en güzel şey her an ölüme hazır olmak. İnsan hayatı ince bir pamuk ipliğine bağlı. Bir saniye içerisinde koptu mu her şey bitiyor. Nerede ne zaman nasıl başımıza geleceğini kestirmek mümkün değil. Bazen medyada, internette, haberlerde bakınca görüyoruz bir tanıdık veya yakınımızın ya hastalandığını veya ölümünü görünce şaşırıyor hayretler içinde kalıyoruz. Son yıllarda özellikle günümüzde ölümlerin sadece yaşlılarda değil her yaşta, gençlerde bile görüldüğü ve arttığı gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Bir yanda gelişen medeniyet, ilerleyen sağlık buluşları, diğer yanda her gün her yaşta vefat eden yüz binlerce insan. Ama bütün bu gelişmelerin ölüm karşısında ne kadar aciz kaldığı gerçeği...

Doğum ölümün habercisidir aslında. Madem doğduk bir gün öleceğiz. Kısa yaşayana da uzun yaşayana da sorsak hayattan ne anladığını hemen herkes aynı şeyi söylüyor. Hayattan hiçbir şey anlamadığını, bunca ömrün bunca yılın nasıl geçtiğini anlamadığını ifade etmektedir.

Nuh Peygamber (aleyhisselam) bin sene yaşadı. Dünyayı sorduklarında "bir evin iki kapısı olur ya birisinden girdim diğerinden çıkıyorum" diye cevap verdi. İşte dünya budur. Öyleyse kısa bir ömür ile uzun bir ömrün arasında da bir fark yoktur. İkisinin de sonu ölümdür. Öyleyse gerçek bir ömür kısa olsun uzun olsun bize ebedî hayatı kazandıran ömürdür...

Aslan Torun

ŞİİR

KUDÜS

Tanklar tüfekler toplar da doğrulsa

Mermiler üzerimize yağmur gibi de yağsa

İman dolu göğsümüzden kanlar da aksa

Senden vazgeçmeyiz asla Mescid-i Aksa

Üzerinde dolaştı postallar, kirlendi hanen

Bu kir maddidir bilirim, değildir manen

Müslüman uyanacak elbet ruhen ve aklen

İslam'ındır Aksa, İslam kalacak ebeden.

Uyan Müslüman! Emanetin kıymetini bil!

Mescid-i Aksa üzerinde sisi, imanınla sil!

Sen uyanınca değişir devran bunu böyle bil!