Ne varım ne yokum!..

Uzun gecenin sancısına doğan asit yağmurları, ruhumun içine yağıyor. Yağdıkça damla damla eriyor vuslat düşüncelerim, eritiyor aklımı. Aklım eridikçe azalıyorum, ateşe dayanır mı çıra Ne çare. Şemsiyesiz Şems'e, umudun tek halkasıyla bağlı bu virane gönlüm, kışın en yoğun kar altında karçiçeğine sarılmış vuslatı zikreder. Evet bütün halkalar kopmuş, lakin bahar bekler tek halkayla bu hazin gönlüm. Öyle bir suyla kaplı ki ruhumun adası. Su derin mi derin, tuzlu mu tuzlu. Çok kişiyim ama yalnızım. Tek kişiyim ama kalabalığım. Kalabalıktaki yalnızlığım kendi içimde bitmez yolculuk yapar, yarını vuslat olan gemide. Ama vuslat geldiğinde tek halka duracak mı yerinde bilmiyorum. Ama bu gemi ruhumun fırtınasında alabora oldu. Tutunduğum tek bir ağaç. Vuruldum bir kere feleğin okuyla 12'den. Üzülmem hiçbir acıya dönüp bakmam ama Şems'in ihtiyacı yok şemsiyeye. Çaresizim, kasırganın kara bulutların girdabında döndürüyor felek kendi etrafımda hızlı hızlı, gönül yurdumu yıkana dek. Yukarıda kasırga etrafı çevrili derin sular. Düşünceler can pazarında alıcı bulmaz. Şems'in sınavı ağır son bulmaz. Nefis yaşadığı müddetçe fırtına bitmez, isteğim bir nefes. Geriye kalan tek halkam kopmadan ya medet. Tespihim ah çekmeye dayanamadı. Halkaya bağlıydı. Koptu ama ne kopuş. Kulak sağır, göz kör, gönül mekânı virane.

Kadere suç atılmaz. "Kuşa taş mı atıyon" derler. Gönül kanatlarını uçmaya alıştırmayan, nefis çakallarına yem olur. Yem oldum acı oldum. Ne dosta yâr oldum. Ne de dost olmayanlara yem.

Bîkarar kıldı felek aşkımı,Ne haykırdım ne de aldımFâni cihan, sende ne kaldımDost ayrılığı kendi elinden... Bu ayak kayalara basamazNe Dicle ne Fırat yazamazBu yazıyı mezar taşı asamazAğlamayı kim bana öğretti

Sanma sitemim can Şems'e,Dayanamadım ki bu güneşeNefis inledi ruha inim inimTek halkayla büküldü belim... Gözüme öğrettim ağlamaz artık Cihana derin yara izi bıraktıkGönlüme mazi gazeli yaktıkAğlar ruhum habersiz habersiz...

Yavuz Selim Bulut ŞİİR Sevgisiz Yuva diye kurduk nice hayaller,Unutulmaz düşürdüğün o hâller,Artık bedduaya kalkar bu eller,Bezdirdiğin yetmedi mi be adam! Evlat verdim her biri nur topuydu,Bakacağın aralık bir kapıydı,Sanki yüzün cennetten bir tapuydu,Çektirdiğin yetmedi mi be adam Nefret ettim her yılda bir düzine,Emeklerim durur elbet dizine,'Medet' diye düşmanımın yüzüne,Baktırdığın yetmedi mi be adam! Beddua etsem de sana az gelir.Yalvarsan da tırıs gider vız gelirKara haberlerin belki tez gelir.Kandırdığın yetmedi mi be adam