Kıskaç ve kurtuluş...

Türkiye sözde, iki zihniyet arasında kıvranmaktadır. Biri Batı'yı tek referans kabul eden fakat esas itibarıyla Batı'nın sadece ortaya koyduğu dünya hayatını yaşama gayesini taşıyan zihniyeti! Diğeri ise sözde, tarihimizi ve medeniyetimizi referans alan fakat geçmişteki İslam âlimlerinin eserlerine yüz çeviren, Osmanlıyı seviyorum deyip bilerek bilmeyerek nice Osmanlı düşmanı ismi dilden düşürmeyen zihniyetidir! Bu sığlık ve yüzeysellik sebebiyledir ki Türkiye ne maddeten Batı'ya yaklaşabildi ne de manevi anlamda toplumda bir ihya söz konusu oldu. Son yüz elli yıldaki hengâme Müslümanlara girdap etkisi yapmaktadır. Bu sıkışıklıktan kurtulmanın reçetesi ise her halükârda kulluktur. Bu kulluğun pratiğini Hüseyin Hilmi Işık Efendi'nin hayatında görmekteyiz. Kuleli Askerî Lisesi'nde bir talebe... Değişen ve başka bir boyuta taşınan bir Türkiye Ahir zaman buhranının her tarafı kapladığı bir hayat... Ve ihlasla ellerini semaya açmış gözyaşları ile dua eden bir genç... Kaybolan güneşi arayan bir genç... Bu noktadaki kilit kelime ise "ihlas"... Aynı gencin kış günlerinde de olsa askerî lisede abdest alıp namazını kılma orucunu tutma aşkı. Ve neticede bu ihlas ve gayret dolasıyla devrin son güneşi Seyyid Abdülhakîm Arvasî Hazretlerine kavuşmak nimeti. "Güneş"le tanışmanın "Işık"a dönüşmenin feyiz ve bereketi... Şartlar, zaman, sistem ve gidişat ne olursa olsun bu büyük İslam âliminin hayatı aslında bir aydının bir münevverin nasıl olması gerektiğini de göstermektedir. Tam bir ihlasın (samimiyet ve sadece Allahü teâlânın rızasını taşımak) ve her şartta kulluk gayretinin meselenin anahtarı olduğunu anlıyoruz. Bizim için mesele tektir: Kulluk! Tarih boyu bizleri zafere götüren doğru bir itikat (Ehl-i sünnet ve'l cemaat itikadı) üzere, ihlasından taviz vermeden, fıkıh ilminin bildirdiği şekilde ibadet ve taatte bir kulluk. İşimiz hem kolay hem zor! Kolay olan tarafı, işin pratiği ve kitapları ortada hazır Zor tarafı ise sahte dünyanın maddi manevi çeldiricilerinin çokluğu Gayret ve samimiyet ise başarının anahtarı... Fatih Toprak (Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni) ŞİİR ENVER AĞABEY'imiz Hüznün adı "22 Şubat" Özlem artıyor zaman geçtikçe, kat kat...