Hangi yağmur

Aylardır beklenen yağmur bugün yağıyor. Öyle ahmak ıslatırcasına değil, şakır şakır. Yeter mi, doldurur mu barajları Neredeyse hiç su kalmamacasına eriyip biten barajlar belki birkaç yıl öylesine dopdolu olamayacak. Çünkü dibi görmüş, hiç suyu kalmamış o küçük göller, bentler, barajlar haddinden fazla tüketilen su yüzünden bir türlü dolamayacak.

Dibi görmek bir anlamda daha aşağılara inilemeyeceği anlamında ifade edilse de bu her dip için geçerli olmasa gerek. Şişenin dibini görmek, denizin dibini görmek ve bir de dipsiz bir kuyuya düşmek... Şu düşüş modu, uçakların "düşüyoruz" acil çağrısı gibi aslında. Biz de sessiz çığlıklarla bağırıyor, sessiz kelimelerle imdat diyoruz fakat duyulmuyor, anlaşılmıyor; kimse dönüp bakmıyor.

Toplumun değerlerini yüceltmeye gerek yok. Olanı gizlemeye, örtmeye de. Görmezlikten gelince yok olmuyor hiçbir şey. Bir de gördüğümüzün dip olduğunu bilemediğimiz durumlar var. Hayatı, denizin dibinde kirli ve eziklerini ayrıştırmaya çalışıyoruz. Ama hiç aklımıza biraz yüzüp, gözümüzü ışığa çevirip yukarı çıkmak gelmiyor. Çünkü olana alışkınız. Değişime uzağız. Arayışımız yok. Eve hep aynı yollardan gidip geliyoruz. Şehrin dışına çıkmak şöyle dursun, en bilinen mekânların bile kapısından girmemişiz. Her duyduğumuz doğru, her görüleni gerçek zannediyoruz. "Ya değilse!", "Ya çok farklı bir doğru varsa!" diye sormuyoruz, aklımıza gelirse bu sorular, öcü görmüş gibi saklanıyoruz kendi derinliklerimizde.

Bu arada kahveci Özkan, kim bilir sabahtan beri kaçıncı adımını attığı şu sokakta yağmurun altında koşa koşa sıcak çayları getirdi. Çaylar gelince sanki gökyüzü de yumuşadı ve işte bu satırları yazarken yağmur durdu. Ne söz uzadı ne de yağmur toprağı doyururcasına yağdı.

Barajlara pek yâr olmaz bu yağış. Su bulanık, çamur her taraf. Bizim burada evlerin arasında kararan hava, gündüzü gece yaptı çoktan.

Serhat Yahyaoğlu ŞİİR Ruh ölümü İçimin iç yanı ve dış yanıRuhumun boşluğu yokluğundaKaybetmenin acısını kazanmakHayal, talih mi, ceza mı Elimdeki giderken bakmak acı acıKalmak ölüp ölmemek ve yıkılmakKal diyememek bir daha ölmekAma ölememek sağanakta ıslanmak Yaşamak ama öldüğünü bilen tek senGülerken kalbin gözyaşı selindeNefes alamıyorken gülen yüzÖlün ödül, yaşamam işkence bana Her şeye her şeyi boşlamakİç dünyanda son sözümGaribim garip Lütfü derUyu uyanma kimse bilmesin bitsin Acılarını hasretleriniUmutlarını umutsuzluklarınıGarip desinler hiç aramazlarBir daha anmazlar bilirim.