Güzelliğini kartpostal gibi taşıyorum

Her şarkının ve her saatin sana çıktığı, nereye gidersem gideyim seni yürüdüğüm farklı bir hayata başladım sanki. Dünyayı salladığında gece, gözlerini açtığında gündüzün başladığı... Güldüğünde cennetin kuşlarını duyuyorum sanki ve sen, o kuşlar çıkmasın diye ağzını elinle kapatıyorsun ya, dünya senin kadar güzel bir tablo olamayacağını anlıyor. Ağladığındaysa çöllere yağmur oluyorsun, haberin var mı Seni görmeseydim bilir miydim acaba yüreğimin yerini. Gördüğüm anda ruhumdaki yaralara merhem olan sen; ölen gençliğimin mükâfatı (ödülü) olarak mı gelmiştin Güzel olan her şeyin tohumu sende saklıymış meğer: Ruhumun yaraları, papatya bahçesine döndü seninle birlikte. Seni sevmenin sayısız güzelliğiyle geçiyor günlerim. Öyle bir seviyorum ki; 'seni seviyorum' cümlesine derin bir anlam verdin sen ve öyle güzel bakıyorsun ki, bunu kanıtlarcasına, ispatlarcasına bu gerçeği. Sesini seviyorum; önce mest eden sonra aşka davet eden; kimi zaman büyülü kimi zaman korkusuz Gözlerini seviyorum: Bu dünyaya cesaretle bakan; hayal edince başka dünyalara açılan, düşüncelere dalınca gökyüzüne ulaşan... Ne varlığım ne de gönlümün derdi sana olan sevdamdan kıymetli değil. Seni, hiçbir dünya telaşıyla değişemem ben Gönlümün ağırlığını sana üstün tutamam. Hem derdim hem dermanımsın. Dertlendikçe yaşadığımı hissettiğim derman buldukça iyileştiğimsin. Seni sevmemin sebebini bilmiyorum ya da o kadar çok sebep var ki saymaya cesaret edip de yeltenemiyorum Nedensiz bağlandım ben. Belki sevmeyenler bana kusurlarını anlatacak ama bilmiyorlar ki ben her kusuruna büyüleniyorum Fuzuli şair "Aşk derdinden hoşem el çek ilacımdan tabip,Kılma derman kim helâkim zehri dermanındadır" derken benim sana olan sevdamı mı hayal etti kim bilir Yunus Emre acaba seni görseydi yine der miydi "Mecnunlara Leylî gerek" Bilmiyorum Bilemiyorum Bildiğim bir şey varsa güzelliğini, bir kartpostal gibi taşıyorum kalbimde. Belki görmeyeceksin ama hep böyle kal, kal ki aydınlansın yeryüzü güzelliğinle Hatice Toker ŞİİR Sessiz sedasız Kaçıyorum tüm yasaklardan, Uçsuz bucaksız bir yalnızlığa... Ceplerim yok, En çetin kışını yaşıyor kalbim. Pervasızca, üşümekteyim. Yapayalnız bir sokak ortasında, Beklediğim son otobüsü de kaçırmışım. Çaresizce yürüyorum. Sahipsiz cümlelere çıkıyor yolum, Nereye çıkar bilmiyorum sonum. Karanlık şehirden önce içime çökmüş. Raydan çıkmış tüm hayaller, Bir nefes kadar yakın ölüm. Bir ihtimal ki sokaklar ansızın ona çıkar. Bir kalp çarpıntısı ve bir an durması. Ne ki Allaha emanet her teşebbüsüm Bir gün irtibatını kesecekler bu ömrün. Hiç gelmek istemediği dünyadan, Zamansız ayrılacak bedenim. Ruhum ait olduğu yere kanatlanacak. Ne mutlu olur kim bilir kalanlar Bambaşka hayatlara koşanlar, Hayatı cümbüşle taçlandıranlar...