Eski ders kitapları

"İnsanoğlu nisyan ile maluldür" derler. Yani insan unutma özürlüdür. Aslında unutma olmasaydı bazen hayat çekilmez olurdu... Şöyle bir düşünürsek yaşadığımız birçok şeyi zaman içinde unutuyoruz. Hayatımızda yaşadığımızın ne kadarı aklımızda sahi! İşte bugün o unutulanlardan birkaçı, gözümün önüne düşüverdi... Eski ders kitapları...

Üniversite yıllarında iken altı çizilmiş, soru çıkması muhtemel yerlere notlar alınmış ders kitapları. Bazı anlamsız çizimlerle karalamalarla işgal olmuş sayfalar filan... Bir zaman staja gidilen lisedeki ders programı bile kitabın içindeydi... Ne dersler varmış gördüğümüz...

Öğrenmek, her yaşta, her andadır. Okula bakmaz. Elbet okulun öğrenmede, metodoloji kazanmada, sistemli öğrenmede büyük faydası var. Sonra ders kitabı okumak, roman okumaya da benzemiyor. "Şimdi o alınan notlardan ne kaldı akılda" dememeli.

Kitaplar kapalı kutu içindeki bir hazine gibi. Açarsan bilirsin. Bakarsan görürsün. Rafta durursa bekler durursun. Oradaki bir kelime bazen mazideki nice yaşanmışlıkları hatırlatır. Neler geçer aklından insanın... "Hey gidi günler" dersin içinden... O gün ne kadar stres yaptığın bir hatıra geçer hayalinden gülümsersin... O gün sevindiğin bir günü hatırlarsın buruk bir tebessüm ile... Sen zamanla değişmişsindir ama hatıralarınla birlikte eski ders kitapların orada hiç değişmeden durmaktadır...

Ders kitaplarının eski saman kâğıda baskılı satırları zamanın yorgunluğunun izini taşıyor. Ve hatıralar denizinde yol almaya başlıyorsun. Sonra başka bir kitaba uzanıyor elin. İlk sayfasında yazarın kitabın sahibine imzaladığı belli. Hangi zamanda alınmış kim bilir Aslında arasan bulunmaz, bir kenara bıraksan olmaz. Bugün okunur mu Eh biraz gayret, neden okunmasın Orada bile öğrenilecek nice şeyler bulunur. Bir zaman üzerinde gözlerini yıprattığın o sarı sayfalar, zamanın ruhuna gömülmüş gibiler...

Serhat Yahyaoğlu

ŞİİR

Sokaklarında

Sokaklarında dolaşırken kafam dumanlı,

Azıcık hasta olmuşsun, söylemediler...

Hazır olun dediler geçecek birazdan...

Azıcık hasta olmuşsun, söylemediler...

Yağmur yağmıştı, toprak kokuyordu...

Kapkaranlıktı gece, ama aydınlık.

Huzuru ellerimle tutacak gibiyim.

Her şey olanlara teslim, su berrak.

Kapının önündeyim, düşecek gibiyim.

Yağmur yağmıştı, toprak kokuyordu...

Pencerene bakmaya bile kıyamazken,

Birazcık gelebilseydim yanına, ne var.

Sokakların dumanlı, geçtin yanımdan.

Dur az, görebilseydim, yanında kim var

Yağmur yağmıştı, toprak kokuyordu...

Nöbetteyim sokaklarında, talibim sevdana.

Kaybetmiştim çantamı, çalındı sandım.

Ufak bir gezinti gibiydi, sende kayboldum.