Balıkçılın kurnazlığı!..

İhtiyar balıkçıl, artık eskisi gibi balık tutamıyormuş. Bu gidişle açlıktan ölecekmiş. Bir çözüm bulmak için avlandığı göle gitmiş. Bir yengeçle konuşmuş: "Geçen gün buraya balıkçılar geldi. Göle nasıl ağ atacaklarını konuşuyorlardı. Yengeç ağ denince ürperdi: -Peki var mı bir önerin saygıdeğer balıkçıl -Ben de ne zamandan beri bunu düşünüyorum. Bu ağ ile göldeki balıkları yakalarlar. Yüreğim acıdı onlara Balıkçılın yanından ayrılan yengeç yan yan kendini denize atmış. Acı haberi hepsine anlatmış: -Arkadaşlar mahvolacaksınız -Bir önerisi var mıymış Yengeç balıkların da yalvarmasıyla balıkçıla gitmiş. Balıkçıl zaten bu fırsatı bekliyormuş. Önceden planladığı fikrini söylemiş: -Ha tek çare geniş ağ atamayacakları şu ilerideki nehre taşınmanız. -Ama oraya nasıl taşınacağız ki -Ben de iki gündür onu düşündüm. Ah genç olsaydım, sizleri bir günde gagama alarak taşıyabilirdim. Şimdi yaşlandım. Oraya günde bir sefer ancak yapabilirim. Düşmanın aklına peki demiş balıklar Böylece balıkçıl her gün gagasına birkaç balığı alıp gölden çıkıyormuş. Nehre gider gibi yapıp ormanlık alanda balıkları afiyetle yiyormuş. Ertesi gün bu taşıma aynı şekilde devam etmiş Göldeki balıklar da zannediyormuş ki nehre giden balıklar şimdi nehirde yüzmenin keyfindeler. Bir sıra kendilerine de gelse Balıkçıl da kendine kolay yoldan ziyafet çekmenin tadını çıkartıyormuş... Derken bir gün yengeç de sıraya katılmış. Balıkçılın gerdanına sarılmış. Bir iki de balık alan balıkçıl tekrar yola koyulmuş. Ne var ki, balıkçılın gagasında olmayan yengeç, diğer balıkların yenildiği mesafeye yaklaşıldığında durumu anlamış. "Eyvah" demiş aklı başına gelmiş. Çare aramaya başlamış. "Elim kolum bağlı yenilmeyi beklemeyeyim. Kendimi savunayım. Hiç olmazsa bu uğurda can vereyim." Ve balıkçılın aniden boğazını kıskaçlarıyla sıkmaya başlamış. Balıkçıl neye uğradığını şaşırmış paniklemiş. Yengeç daha bir cesaretlenmiş. Balıkçılın boğazını sıka sıka nefes alamayacak hâle getirmiş. Böylece göldeki diğer balıklar balıkçıla yem olmaktan kurtulmuşlar. Balıkçıl da kurnazlık yapmanın bedelini canıyla ödemiş... Semiramis Üstüntaş ŞİİR ADANA ULUCAMİ Bir çınar gibi ulu, mağrur, dik, Ne tekbirler çınlar mihrabında ne son ne ilk. Ezanlar kükrer, Güneşe yaslı minarende, Nice pak yürekler Işığı karşılar, geceyi örter seccadende. Bahçende öpülür eller, bedenler sarılır, Salevat getirilir, sırtlar sıvazlanır. Gök kubbe mihrabında yükselir dua, Sanki melekler dokunur her bir ruha. Ulusun adın gibi huzura rehber Haykırır güçlü bir ses Allahü Ekber! Gönülden bir kul gibi yalın, Sevabı ve günahı nakşeder sanki Siyah beyaz taşların Mahşerî alamet Cuma namazların, Kan kırmızı, okyanus mavisi