Ağlamayı bilir misiniz

Necip Fazıl'ın Reis Bey piyesini okumuş, izlemişsinizdir; filmi de vardı 1988 yapımı Nereden mi hatırıma geldi Orada Reis Bey'e mahkûmun söylediği bir sözü daha yeni anladım da o yüzden Reis Bey'e ne diyordu o piyeste mahkûm "Etmeyin Reis Bey, siz ağlayamazsınız! Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz!" diyordu Ağlamak ayrı bir şey, ağlamayı yaşamak ayrı bir şey olduğunu o zaman anladım Ağlamak, gözlerden süzülen tomurcuklar da olabilmektedir sessiz sedasız Ağlamak bazen gözlerin söz dinlemediği anların tezahürü belirtisi de olabilir Çoğunlukla bu tür durumlar samimidir ve karşıdakini etkiler Bunun sanatçı ve aktör dediğimiz kimseler tarafından rol olarak yapılması bile izleyiciyi etkileyebilmektedir. Bazen haklı olduğu hâlde hakkı yenildiği hâlde, gücü yetmediği ve çaresiz kaldığı anlarda da susar insan ama gözüne söz geçiremez Bazı ağlamalar vardır gözlerden çıkan yaş ile ağızdan çıkan ses arasında bir orantı yapıldığında sesin yaştan çok daha fazla çıktığı ağlamalardır İslam öncesi Türklerde yaşanan ve uygun olmadığı hâlde Anadolu'nun bazı yörelerinde hâlâ devam edegelen "yasçılar" ve "ağıtçılar" vardır. Hatta kimileri için "düğünevinin tefçisi, ölü evinin yasçısı" deyimi kullanılır her tarakta bezi var anlamında İşte bu yasçıların gözlerinden çıkan yaş ağlama değildir ağıt yaşıdır, ama söyledikleri sözler daha profesyoneldir. Ağlamak bir yakınını kaybettiğinde veya bir üzüntü yaşadığında ses çıkarmaya gerek duymadan gözlerinden çocuklar gibi yaş akarak ağlamaktır ki burada çıkan ses ağıdın kendi öz sesidir. Ve ben bu ağıdı, ağlamayı cenazesini almaya gelenler arasındaki genç bir kadının, kapı önüne oturup çaresizliğin tamamını hücrelerine kadar yaşayan ve sevdiğinin bir daha geri dönmemek üzere veda ettiğini öğrenen bir müdrik bedenin çaresizliğini, Rabbine isyan etmeden ama içindeki hasret acısına dayanamayan bir çaresizlik olarak gördüm Sadece ben değil benim gibi birkaç kendi cenazelerini bekleyen kimsenin de görüp onun adına kenarda Allah'a yalvarıp "Allah'ım sabır ihsan et Allah'ım sabır ihsan et!" demek zorunda kaldıklarını gördüm Semiramis Üstüntaş ŞİİR Şükürler olsun Şükürler olsun sana, doğmadan rızkım verdin Çeşit çeşit tat verdin, sevgi verdin aşk verdin. Şükürler olsun sana, şükürler olsun Sayısız nimet kadar, aldığım nefes kadar Şükürler olsun, görmek için göz verdin, Tatmak için dil verdi, tutmak için elverdin. Şükürler olsun sana, şükürler olsun. Sayısız nimet kadar, aldığım nefes kadar. Şükürler olsun, dal ile çiçek