Mustafa Kemâl'in havradaki resmî cenâze âyini (28)

"(İşbu kânûn,) iktisadî şartların darlığından doğan güçlükleri istismar ederek yüksek kazançlar elde ettikleri halde kazançları ile mütenasip derecede vergi vermeyenleri istihdaf etmekte ve içinde olduğumuz fevkalâde vaziyetin icab ettirdiği fedakârlığa, bunları, kazanç ve kudretleriyle mütenasip bir derecede iştirak ettirmek maksadını gütmektedir." O zaman İstanbul Defterdârı olan ve Varlık Vergisinin aleyhinde bir kitab têlîf etmiş bulunan Fâik Ökte'nin verdiği rakamlarla, toplanacak vergi yekûnu takrîben 465 milyon iken bunun dörtte üçü (315 milyonu) tahsîl edilmiştir. "Müslimler grubunda tahsil edilmemiş vergi kalmamıştır." Tahsil edilemiyen dörtte bir oranındaki meblağ, dîğer zümrelere âiddir ve borcları bilâhare affedilmiştir. (Faik Ökte, Varlık Vergisi Faciası, İstanbul: Nebioğlu Ye., 1951, s. 197) Dönme veyâ Sabataîlerin ayrı bir iktisâdî zümre olarak vergiye tâbi tutulmalarının sebebi, onların, Lozan Konferansı esnâsında, Yunan Hükûmetine mürâcaat ederek "aslında Türk değil, Yahûdi olduklarını" ileri sürmeleri ve bu sebeble nüfûs mübâdelesine tâbi tutulmama talebinde bulunmaları olsa gerekdir. Yine de bunlar, sâdece Selânikli ve o zaman resmî makâmların mâlûmu olan Sabataîlerdir... Her hâlükârda, Hükûmet, esâs îtibâriyle gizli olan bu zümreyi ifşâ etmemiş ve onlar, günümüze kadar, efkârıumûmiye nezdinde mechûl kalmıya devâm etmişlerdir... Z. Sertel: "Varlık Vergisi, harb ıztırâbını çekmiyenlerin bu memlekete borclarını ödemelerinden başka bir şey değildir" Bu vergi, Yahûdi aleyhdârı bir zihniyetle ihdâs edilmekden o kadar uzaktır ki mezkûr kânûn kabûl edildiği zaman, Sertel'lerin Tan gazetesi onu harâretle desteklemiş, Zekeriya Sertel de bu istikâmette başmakâleler kaleme almıştır. Meselâ: "Varlık Vergisi Harp Iztırabını Çekmiyenlerin Bu Memlekete Borçlarını Ödemelerinden Başka Bir Şey Değildir "Gece, harp içinde kazandıkları fazla servetin verdiği emniyet ve huzur ile yataklarına yatan iş ve ticaret adamları, bu sabah gözlerini açtıkları zaman kendilerini diğer vatandaşları sırasında kısmen ve nisbeten fakir bulacaklardır. "Bu büyük ve ânî istihaleyi varlık vergisine tâbi vatandaşların verecekleri vergi miktarını bildiren listelerin neşri yapacaktır. Bugün şehrimiz iş ve ticaret adamları, bağlı bulundukları maliye şubelerine baş vurarak kendilerine tayin edilen vergiyi öğreneceklerdir. "Harp her memleketi içinden çıkılmaz bir takım büyük masraflara, dayanılması güç malî buhranlara sürüklemiştir. Her devlet, bu malî buhranları önlemek, bu büyük masrafları karşılamak için birçok çarelere baş vurmuştur. İngiltere daha harbin başlangıcında bütün vatandaşların mal ve mülküne el koymuş, kazançları yüzde yetmiş beş nisbetinde vergiye tâbi tutmuştur. ... "Biz harp içinde değiliz. Fakat harbin bütün ıstıraplarını en ağır şartlar içinde çekmekten kurtulamamışızdır. Büyük ve kuvvetli bir ordu beslemek ihtiyacı karşısında devletin masrafları artmış, muhtelif sebepler dolayısile gıda ve eşya fiyatları alabildiğine yükselmiş, memlekette bir inflâsyon tehlikesi baş göstermiştir. Buna karşılık bir kısım vatandaşlar, sırf harp şartlarının doğurduğu fevkalâde vaziyetten istifade ederek büyük servetler yapmışlardır. Her vatandaşın müsavi surette fedakârlığa katlanması lâzım geldiği halde, bir