Kemalizmin 'Târih Tezi' ve 'Güneş-Dil Teorisi' hurâfeleri (35)

"Büyük Önderin yüksek irşâdlariyle vücûd almış olan Türk Târih ve Dil Tezi" "Bu şayanı hayret hâdisenin izahını, Büyük Önderin yüksek irşatlariyle vücut almış olan Türk Tarih ve Dil Tezinden alacağım. Türk Tarih Tezi diyor ki: 'Dünyada yüksek kültürün ilk beşiği Türk anayurtları ve o kültürü kuran ve bütün dünyaya yayanlar da Türklerdir.' (Bayan Afetin Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi İlk Tarih Dersi, 911936). Türk Dil Tezi de şöyle hükmediyor: 'Ortaasyada kültür kurmuş ve bunu dünyanın beş bucağına yaymış bir ulus, çok tabiîdir ki, yarattığı kültür eserlerinin adını ve bu eserlere bağlı fikir sistemlerini birlikte götürmüş ve içlerine girdikleri uluslara da yaymıştır.' (Kültür Bakanı Saffet Arıkan, Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesi açma söylevi, 911936.) "Güneş-Dil Teorisi dünya kültüründe Türk Dili hâkimiyeti prensipini doğruyor. Ve işte bu prensipin antropolojik esasları. (ss. 239-241) ... "Türkün lengüistik jenisinin Kemalist Türkiye'de tekrâr kıymet kazanan inci dizileri" "...Klâsik manasiyle kelime ve kök yoktur. Kök genişleme fenomeni, ve kelime teşekkülü, mana mütemmimi olan ek unsurlarının ilâvesinden ibarettir; bu ek fonemlerinde ses sembolizmi vardır; onlar hem fonem, hem semantem, yani fonestemdirler; bunlar da umumiyetle ilk insan psişizminde son derece teşdit edilmiş olan mesafe ve saha konsepsiyonuna bağlıdır. "Deny'nin iyi müşahede edebildiği gibi ('Grammaire', s. 12), 'les mots turcs sont comme des mosaıques'. Ben de şunu ilâve edeceğim: Bu mozaikler, prehistorik ana Türkün lengüistik jenisinin inci dizileridir ki, binlerce asır zulmet içinde kaldıktan sonra, Atatürk Devrinde ve Türkiyesinde yine incileşip kıymet ve mana kesbediyor. "Fevkalbeşer Jeni, ifşââtını yıldırım gibi verir, Güneş-Dil âlimleri onu yavaş yavaş tefsîr eder" "Sayın dinleyicilerim, işte Güneş-Dil Teorisinin antropolojik esasına birlikte bir kuşbakışı gezdirebildik. Derinliklerini, yukardan gördüğümüz bu vâsi ve muazzam şehirler şehrinin sokaklarını değil, caddelerini bile lâyıkile tetkik edemedik. O birkaç sayfada madde madde, kaziye kaziye gizli yatan definelerin, hakikat hazinelerinin ancak kapı levhalarını okuyabildim size. "Bu topluluk ve icaz, bütün fevkalbeşer ve kutsî ilhamla yazılmış olan kitapların bir karakteristiği ve şaşmaz kaderi olmuştur. Jeni ifşaatını yıldırım gibi verir, onu kaziye kaziye, sure sure tefsir ve şerh etmek ise arkadakilere düşer. (Alkışlar) (s. 260)" (Üçüncü Türk Dil Kurultayı 1936; Tezler, Müzakere Zabıtları, T. Dil Kurumu Yl., İstanbul: Devlet Basımevi, 1937, ss. 229-260; Akşam, 29.8.1936, ss. 1 ve 4; Cumhuriyet, 29.8.1936, ss. 1 ve 6) (Üçüncü Türk Dil Kurultayı 1936; Tezler, Müzakere Zabıtları, T. Dil Kurumu Yl., İstanbul: Devlet Basımevi, 1937, s. 229) Agop Dilaçar'ın Üçüncü Dil Kurultayı'ndaki başlıca vazîfesi: "Türk Jenisinin Dehâsının yüksek buluşu"nu, Avrupa'daki ilmî neşriyâttan topladığı malzemeyle allayıp pullamak, ona ilmî bir müddeâ görünüşü kazandırmak... Vâkıa, bu vazîfe, dîğer "Güneş-Dil âlimleri"yle müşterekdi... Ömer Asım Aksoy: "Atatürk'ün Güneş-Dil Teorisi" 1936 "Dil Kurultayı"nda "Güneş-Dil Teorisi"ne alkış tutanlardan biri de, 1960'lı, 70li senelerde Dil Kurumu'nu idâre edecek olan Ömer Asım Aksoy'du (Anteb, 1898 Ankara, 30.10.1993, kabri Anteb'de). "Kurum"un 1963-1976 senelerinde "Genel Yazmanı", sonrasında da "Yönetim Kurulu Üyesi"... Hayırsız ömrünün tamâmını Târihî Türkcemizin tahrîbine vakfetmiş fanatik bir Kemalist... (Muhtemelen 1982 Aralık ayında veyâ sonrasında tam târihini tesbît edemedik-) Cumhuriyet gazetesinde neşredilen Hâtırât'ından öğrendiğimize nazaran, Kurultay'a,