Kemalizmin 'Târih Tezi' ve 'Güneş-Dil Teorisi' hurâfeleri (48)

Marksist-Leninist Materyalizmden Kemalist Materyalizme geçti Başka mêhazlarda da Emre'nin Komünist faâliyet devresi hakkında tafsîlâtlı mâlûmâta tesâdüf etmemiş olmakla berâber, yukarıdakilere şunlar ilâve olunabilir: George S. Harris'in Türkiye'de Komünizmin başlangıç devresi hakkında çok kıymetli bilgiler ihtivâ eden kitabına nazaran: "(Ankara) Hükûmet(i), 1922 Ekim ve Kasım ayları boyunca, 'gizli tertiplere giriştikleri' gerekçesiyle, Nazım ve bazı yoldaşlarını tutukladı. ... (Bunun üzerine,) Ahmet Cevat Emre, İşçi Birlikleri Kızıl Enternasyonali'nin 1922 Kasımında yapılan İkinci Kongresinde, bütün dünya işçilerini, tutuklanmış bulunan yoldaşları ile dayanışma halinde olduklarını ifadeye çağıran bir önerge sundu. (ss. 164-165) ... (https:ataturk.org.autagyusuf-akcura; 19.10.2021) 1933: Uydurmaca Erkânıharbiyesi (soldan sağa): Besim Atalay, Hasan Âli Yücel, Celâl Sahir Erozan, Ahmet Cevat Emre, Dr. Reşit Galip, "Tek Adam", Âfet Hanım, Ruşen Eşref Ünaydın, İbrahim Necmi Dilmen, Hâmit Zübeyir Koşay, Dr. Ragıp Hulûsi Özdem. Târihî Türkcemizin yerine uydurma bir dil inşâ etme çalışmalarından bir intibâ... İçlerinde sâdece Dr. (bilâhare Prof.) Ragıp Hulûsi Özdem, hakîkî bir dilciydi ve Uydurmaca çalışmalarına kerhen iştirâk ettirilmişti... "Kemalistlerin yakaladıkları kendi saflarına geçirdikleri önemli avlardan biri de, 1920 yılı 1920'li yılların başlarının çoğu kısmını muhacir Türk komünistleri ile Komintern arasında irtibat vazifesi görerek hariçte geçirmiş olan Ahmet Cevat Emre idi. ... Daha 1919 yıllarından 1910'lu yılların sonlarından beri, eski bir radikal sosyalist hüviyetiyle, ilerlemenin tek çıkar yolunun sosyal devrim olduğunu savunagelmişti. Bununla beraber, Suphi'nin Bakû'daki teşkilâtına katıldıktan sonra bile, Türkçe için kaçınılmaz bir prosesüs saydığı dil reformu Emre'nin başlıca tutkusu şeklinde süregeldi. Emre, daimî olarak yerleşmek üzere Türkiye'ye döndükten sonra, 1927 yılının sonlarına doğru, Sovyet Rusya'da henüz başlamış olan bir alfabe reformunun lüzumu hakkında, Vakit gazetesinde bir seri uzun makale yazdı. Bu yazıların hemen ardından, Atatürk, onu, Lâtin harflerinin kabulü konusunda tavsiyelerde bulunmak üzere kurulan Alfabe Komisyonunun çalışmalarına katılmaya dâvet etti... ... "Şevket Süreyya Aydemir, 28 Şubat 1966 tarihli mektubunda, kendisini (ve de Nâzım Hikmet'le Vâ-Nû'yu) Moskova'ya götürenin Emre olduğunu açıklar. ... Aydemir, Emre'nin Komintern'in merkez teşkilâtında çalıştığını ve Moskova'daki Doğu Dilleri Enstitüsünde Öğretmen olarak vazife gördüğünü söyler. ... (Aydemir) Ankara'ya gittiğinde, Atatürk'ün gözüne girip durumunu değiştirmiş bulunan eski dostu Ahmet Cevat Emre ile karşılaştı buluştu. Aydemir, Emre'nin yardımıyla, 1928'de, Millî Eğitim Bakanlığı'nda, Meslekî Eğitim İşleri Şubesinde görev aldı. (ss. 207-209)" (George S. Harris, Türkiye'de Komünizmin Kaynakları, Müt.: Enis Yedek, İstanbul: Boğaziçi Yl., 1975) İngilizce Wikipedia İnternet Ansiklopedisi'nden, onun hakkında, bâzı kronolojik bilgiler de ediniyoruz: Birinci Câhin Harbi arefesinde İstanbul'dan ayrılarak Tiflis'e gitmiş, orada Solcu mecmûalarda makâleler neşretmiş, bu meyânda, Türkiye'de Latin alfabesinin kabûlünü müdâfaa etmesiyle göze çarpmıştır. Tiflis'de, kitab ve halı ticâretiyle de uğraşmıştır. Müteâkiben Batum'a geçmiş, Mustafa Subhî tarafından têsîs edilmiş Yeni Dünyâ mecmûasının neşriyâta devâmını sağlamış, Nâzım Hikmet ile Vâlâ Nûreddîn'i de bu mecmûada yazmıya teşvîk etmiştir. Bilâhare, Moskova Üniversitesi Şarkiyat Enstitüsü'nün Türk Dili Hocalığına tâyîn edildi. 1924'te Türkiye'ye dönerek, Moskova'dan arkadaşı Şevket Süreyya Aydemir ile berâber, Türkiye Komünist hareketinin Mustafa Subhî'den sonraki lideri Dr. Şefik Hüsnü Değmer'in neşrettiği Aydınlık mecmûasında yazmıya başladı... (https:en.wikipedia.orgwikiAhmet_Cevat_Emre; 20.10.2021) Dîğer taraftan, TÜSTAV'ın (Türkiye Sosyal Tarih Araştırma Vakfı'nın) İnternet Sitesinden, onun, yukarıda bahis mevzûu ettiğimiz neşriyâtına ilâveten, Aydınlık Külliyâtı arasında intişâr eden aşağıdaki risâlelerin müellifi olduğunu öğreniyoruz: - Sermâyedâr Nizâm-ı İctimâîsi, 13371921, 55 s.; - İş Ücreti ve İşsizlik Buhrânı, 13381922, 23 s.; - Amele ve Köylü Kitleleri Nasıl Fırka Teşkîl Eder (https:www.tustav.orgkutuphaneaydinlik-kulliyati; 20.10.2021) Bunlardan çıkan netîce, Ahmet Cevat Emre'nin, Komünist ihtilâl hareketinin mühim bir sîmâsı olduğu, Komünist erkânı arasında yer aldığı, daha bu hareket için çalışırken Latin alfabesinin benimsenmesi ve bir dil inkilâbı yapılması fikrini işlediği, muhtemelen 1925 veyâ 1926'da, Kemalist iktidârla anlaşarak, (dîğer Komünist kadrosu hilâfına) hapse girmeden, Rejim saflarında çalışmıya başladığıdır. Esâsı Materyalizm olan bir totaliter ideolojiden aynı esâs üzerine müesses bir başka totaliter ideolojiye geçmek, pek de zor olmasa gerek! A. C. Emre, Uydurma Dil inşâsına muhâlefet ettiğini iddiâ ediyor Ahmet Cevat Emre, mezkûr Hâtırât'ında, aynen Falih Rıfkı Atay gibi, "aşırı özleştirmeciliğe" muhâlefe ettiğini, elinden geldiği kadar bu cereyânı önlemiye çalıştığını, hattâ buna muvaffak olduğunu iddiâ ediyor... Gûyâ, Mustafa Kemâl, onun îzâh ve telkînlerinin de têsîriyle, Uydurma Dilden vazgeçmiş ve Dil Kurumu erkânına, artık halkın dilini esâs almaları tâlîmâtını vermiş: "Özleştirme hareketinin verdiği fena netice karşısında 'Birbirimizi anlamaz hale geldik' kanaatine gelen Gazi, bir kaç gün sonra, elinde benim 'Yeni bir gramer metodu Lâyihası', Çankayada toplanmış olan dil heyetine gelmiş, sert, sert, beni paylamıştı: 'Lisanda inkılâp olmaz diyorsun; seni Fransız âlimleri aldattılar!' buyurdu ve ilâve etti: 'daha evvelki kitabında lisan inkılâbından uzun uzun bahsediyorsun, şimdi aksini söylüyorsun.' "Çekine çekine kısaca izaha çalıştım: 'Efendim, umumî konuşma ve yazı dilinde inkılâp olmaz; yani milyonların kullandığı kelimeler ve deyişler attırılıp yerlerine başka kelimeler kullandırılamaz. Böyle bir teşebbüsle ancak birkaç kişi arasında bir 'argo' yaratılabilir. Halk gene eski dilini kullanır. Halk için roman, piyes, hikâye yazanlar da halkın anladığı dil ile yazarlar. Fakat