Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (58)

"Bu iki tarihin, türk milleti için, biri diğeri kadar şereflidir. Bu, şuna işarettir ki, türk milleti, nasıl istiklal deyince hem kendisinin hem de bütün diğer milletlerin kayıtsız şartsız istiklalini kastediyorsa, lâiklik derken de, mezhep ihtilafları çevresinde dar bir vicdanlar mütarekesini değil, insanlık ölçüsünde hudutsuz bir vicdanlar sulhunu kasteylemektedir. "Ayasofya Câmii'ni müzeye kalbeden, Mustafa Kemâl'dir" "Ayasofya'nın müzeye kalbi onun camie kalbi kadar mühim bir hâdisedir demiştik. Filvaki her iki hâdise de, türk tarihinin en şanlılarından iki devreyi işaretlemektedir. Ayasofya'yı cami yapan, türk serdarı Fatih Mehmet idi. Onu müzeye kalbeden, bir başka türk serdarı, Gazi Mustafa Kemal'dir. (Hakimiyeti Milliye, 9.9.1934, s. 3) Kemalist Totaliter Rejimin önde gelen şahsıyetlerinden (Farmason, Kadro'cu, bilâhare Demokrat İzmir'in Müessisi, Zafer gazetesinin Başmuharriri, DP Muğla Meb'ûsu, Bilderbergli, v.s.) Burhan Asaf Belge'nin "Ayasofya Müzesi" başlıklı makâlesinin son kısmı... "Ayasofya, kimseden pervası olmıyan aynı türk milletinin aynı serbest iradesinin tecellisi neticesinde, lâik cümhuriyetin bir remzi olarak müzeye tahvil edilmektedir." "Onu müzeye kalbeden, bir başka türk serdarı, Gazi Mustafa Kemal'dir." "Fakat müzeye kalbedilen Ayasofya ile Sultanahmet, türkün artık bir başka iç-duyuşuna, taassupsuz inanına ve mutlak olgunluğuna remiz olacaklardır." "Kemalist Türkiye", bütün dünyâ için bir Laiklik rehberi imiş "Cami Ayasofya, haçlı seferlerini istikametsiz ve şaşkın bırakan türk askeri akınının remzi idi. Müze Ayasofya, güzergâhını vicdan kavgalarının üzerinde seçen yeni türk davasının yeni ilim akınına remiz olacaktır. "Sinan'ın yarattığı Süleymaniyelerle Sultan Selimler, İstanbul'da ve Edirne'de, kargılarına yaslanmış granitten nöbetçiler gibi, türkün iç-duyuşlarını tecessüm ettiren en güzel camilerimizdir. Fakat müzeye kalbedilen Ayasofya ile Sultanahmet, türkün artık bir başka iç-duyuşuna, taassupsuz inanına ve mutlak olgunluğuna remiz olacaklardır. "Lâik Türkiye, nereye doğru gideceğini şaşırmış bir cihana, yeni bir lâiklik ölçüsü vermekle kendine has olan, kendine tabiî olan hareketlerden birini daha işlemiştir." (Burhan Asaf, "Yarı-siyasî: Ayasofya Müzesi",