Ayasofya Câmii'ne "Bizans Müzesi" hakâretinin sahîh târihçesi (12)

Şadırvanı süsliyen iki târih manzûmesinin müellifi şâir Emîn, dîğer ismiyle Hâdîzâde, "Bursalı âlimlerden Abdurrahmân Efendi"nin oğludur. Nüktedân bir şahsıyet olan ve şiirlerinde ayrıca "Ahsiya" mahlasını kullanmış olan Şâir Hâdîzâde Efendi; Ömer Bey, Vecidiye ve Molla Hüsrev Medreseleri'nde Hocalık yapmış, Medîne'de vazîfede iken, 1743'te vefât etmiştir. (Aynur Maktal-Erbaş, "Şair Emin'in Kazasker İsmail Efendi Tarafından Ta'lik Hattıyla Yazılmış İki Tarih Manzumesi", Dokuz Eylül Üni. Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2020, cild VII, sayı 1, ss. 85-86, A. S. Levend, Türk Edebiyatı Tarihine Giriş, 1973, s. 320'ye istinâden) Hattât Kethüdâzâde İsmâil Efendi Şâir Emîn hakkındaki bu bilgiyi kendisinden naklettiğimiz Aynur Maktal-Erbaş, Eyice'nin, Şâir Emîn'in beyitlerinin hattâtı olarak Ahmed Ârif Efendi'yi göstermesine müsbit delîlle îtirâz ediyor ki şu vazıyete göre, bunların hattâtı olarak Kethüdâzâde İsmâil Efendi'yi kabûl etmek herhâlde daha isâbetli olur: "Semavî Eyice, celî ta'lîk hatla yazılmış olan her iki tarîh manzûmesinin hattatının Ahmed Ârif Efendi olduğunu, TDV İslâm Ansiklopedisi'ndeki Ayasofya Şadırvanı maddesinde bildirmektedir. Ne var ki Eyîce'nin kaynak gösterdiği Sezer Tansuğ'a ait yayında kitâbelerin hattatı hakkında kayda rastlanmamıştır. Halbuki Mektûbî İbrâhîm Edhem Efendi, ta'lîk yazıyı ve XIX. yüzyılın başlarına kadar yaşamış ta'lîknüvîsleri (ta'lîk yazanlar) tanıttığı Rûhu't-ta'lîk isimli yazma eserinde, manzûmelerin Kethüdâzâde İsmail Efendi tarafından yazılmış olduğunu bildirmektedir. Bu bilgi, söz konusu yazmanın 14b numaralı varağında varakında "Kethüdâzâde Kazasker İsmail Efendi (merhûm) dahi 'alâ yazanlardandır. Ayasofya Şadırvanı'nın yazıları onundur." şeklinde kaydedilmiştir." (Maktal-Erbaş 2008: 215) Aynı araştırmacı, Şâir Emîn gibi Kethüdâzâde İsmâil Efendi hakkında da bizi aydınlatmaktan hâlî kalmıyor: "Celî ta'lîk yazıların hattatı Kethüdâzâde Kazasker İsmail Efendi, İstanbulludur. Hattat İsmail bin Osman (öl. 11641750), Sadrazam Teberdar Mehmed Paşa'nın kâhyalarından olan babası Osman'ın bu görevine istinaden Kethüdâzâde olarak da tanınmıştır. Ta'lîk yazıyı Veliyüddîn Efendi'den, ince (hafi) ve celî ta'lîk hatlarını Fındıkzâde İbrâhîm Efendi'den meşk meşk ederek icâzet aldı. İstanbul kadılığı da yapmış olan Kazasker İsmail Efendi, Sultan Mahmûd için pek çok eser yazmıştır. Kabri, İstanbul-Aksaray'daki Ebubekir Paşa Mektebi mezarlığındadır. Bu mektebin tarih kitâbesini de Kazasker İsmail Efendi yazmıştır (Müstâkimzâde Süleyman Sadeddin, Tuhfe-i Hattatîn -Neşreden: İbnülemin Mahmud Kemal İnal-, İstanbul: Devlet Matbaası, 1928, s. 650'ye istinâden)." (Maktal-Erbaş 2020: 86) Ayasofya Şadırvanı'nın Destanı Yukarıda, İstanbul'un "Bekci Destanları"nı kısaca bahis mevzûu etmiş ve bunlardan Ayasofya Kütübhânesi'ne dâir olanını nakletmiştik. Bunlardan bir tânesi de Ayasofya Şadırvanı hakkındadır. Bu destanda Şadırvan'ın bânîliğinin Abdülhamîd Han'a ithâf edildiği zehâbı uyanıyor. Şâyed öyleyse, bunun sebebinin, onun zamânında yapılan tâmirât ve yenileme çalışmaları olduğu düşünülebilir. Zîrâ, Şadırvan'ın 2011-2015 restorasyonunda çalışan Esengül Yıldız-Altunbaş'ın Prof. Dr. Afife Batur'un bir makâlesine istinâden kaydettiğine nazaran, Şadırvan, 1898-1909 senelerinde, Cennetmekân Abdülhamîd Han tarafından, D'Aronco isimli bir mîmâra "aslına uygun bir biçimde" restore ettirilmiştir. Bu çalışmalar esnâsında, "çatı yeniden