Haksızlık zulümdür

-Ahlâk, insanlıktır-Yaşamın değişik evreleri, değişik durumları, değişik görünümleri, değişik koşulları vardır. İnsanın kotarıp başa çıkması gereken olumsuzluklar, yaşamın karanlık sayfalarını oluşturur. Bunlar içinde en kötüsü sevip saydıklarını, yakınlarını yitirmek, haksızlık ve çirkinliklerle karşılaşmaktır. Ne var ki yaşamın renkli renksiz tüm aşamaları insanın beklediği, umduğu, yaraşır olduğu gibi geçmemektedir. Yanlışlıklar, karşıtlıklar, engellemeler, çelmeler, haksızlıklar, kıskançlıklar ve baskılar ortamı karartan etkenlerdir. Tüm olumsuzluk, kötülük ve çirkinliğin en ağırı karşılaşılan haksızlıktır. Bireyin yaraşır olduklarından yoksun kalması, hakkını alamaması, değişik tür ve biçimlerde engellenmesi yaşam karanlığın en koyularından biridir."Yaşam" dediğimiz süreç, dünyada kalma zamanıdır. Herkes için bilinmez bir sonu anlatan bu sınır sağlık, esenlik ve mutlulukla geçmesi istenen, "ömür" denilen zamanın sonunu anlatır. Başarı ve iç rahatlığının (erincin) belirteni olan sözcük, güncel yaşamda daha çok "huzur" sözcüğüyle dillendirilir. Yakınmasız, çekinmesiz, korkusuz, kaygısız esenliğin tanımıdır.Ne var ki yargı organlarının başa çıkmaya çalıştığı haksızlık-hukuksuzluk o kadar arttı ki insan yarınından çekiniyor, korkuyor. Yurttaşlarının birbirine karşı saygı, sevgi, güven yerine anlaşmazlık ve karşıtlıklarla kararan yaşamına çözüm aramak yerine çıkar ve yararlanma çabaları ağırlık kazanıp öne geçti. En yoğunu ve çekilmez olanı da siyasal iktidarların partizanlıklarıdır. Kayırma, etki, çıkar dayanışması, hukuksuzlukla gerçekleştirilen kötü yandaşlıklar toplumsal sayrılık (hastalık ) belirtileridir. En kötü durum, devletin birey şirketine dönüşmesi,