Medya mahallesini de sorgulayalım mı

Basın kuruluşlarının yasa gereği "Künye"leri vardır. Sahibi, yöneticileri, adresleri vs. yazılma zorunluluğu vardır. En altında "Bu gazete basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir" ibaresi yayınlanır. Basında görev yapanlara bu sık sık hatırlatılır. Lakin "Yandaş ve yalakalar" için bu ilke geçerliliğini yitirmiş. Bir dönem gazetecinin en büyük sermayesi "Çay-simit" idi. Neredeyse 35 yıl oldu bu meslekteki emeğim. Yöneticilik, yazarlık yaptığım dönemde "Mal beyanı"nı Basın İlan Kurumu'na bildirme zorunluluğumuz vardı. "Mal Beyanı"nda sadece sahip olduklarımız değil, borç hanemiz de sorgulanırdı. AKP iktidarı öncesinde ayakkabılarının altı delik olanlar şimdilerde yalı dairesinde oturuyor. "Çalıyor ama çalışıyor zihniyeti" öylesine gelişti ki "Gider makbuzları" ile ev-araba alan ahlaksızlar ile aynı gazeteci kimliğini paylaştığımız günlere de tanık olduk. Medya sektörünü "Asıl ticari ve rant kuruluşlarının iş takipçisi" haline dönüştürenleri de gördük. En yakın arkadaşının ayağını kaydırmak için kulis yapan karaktersiz, müflisleri de... Lakin, canlı yayında iki Ankara Temsilcisinin Sayın Meral Akşener'in Ekrem İmamoğlu'na sarılması sahnesi ile sözde "İroni" adı altında iktidara yalakalık adına gösteri yapanlara söylenecek söz bulamıyorum. Söz konusu iki şaibeli ismin birinci derece yakınları ile ilgili iddiaları gündeme getirmekten utanırım. Söz konusu kişiler illa sahneye çıkmak isteseler Ali Sunal'ın "Güldür Güldür Show" programında oyuncu ya da figüran olmaları için cidden referans olabilirdim. Lakin Ali Sunal'ın "Yeteneksiz" tespiti ile yapmacık davranışlarda bulunanları kabul etmeyeceğinden de eminim. İYİ Parti'nin 4 yıldır ısrarla "Siyasi Ahlak Yasası" tekliflerini reddeden AKP ve MHP'nin yöneticilerine de bir tavsiyem olacak. Medya'da "Özal'ın papatyalığını" yapanlar, Uzan'ın Genç Partisi'nin 3-5 ayda yüzde 7 oy almasını sağlarken yolunu bulanlar, 28 Şubat sürecinde "Listeden çıkarma" karşılığında milyon dolarları cebine atanlar iyi tanınmalı! AKP döneminde "Uçak Gazeteciliği" yapanların "Mal beyanları" kayda geçmiş değil. Kendi adıma başta şahsım olmak üzere bizim "Medya mahallesi"nin "Mal varlıkları" sorgulanmalı. Bir de "Fetö borsası"ndan malı götüren sözde avukatların gelirleri mercek altına alınmalı... Ve de "Maaşlı elemanlar"... SSK emeklisi olmakla beraber telif ücreti almaya devam eden gazeteciyim. Lakin, bazı "Sözde gazeteci"ler bazı siyasi partilerde medya alanında "Ücretli personel" olarak görev alıyorlar. İşini, hakkını yerine getiren