Atatürk'ü bir de böyle tanıyalım

Büyük önderi 84 yıl önce kaybettik.GÜNÜN SÖZÜ"Ağlayalım Atatürk'e,Bütün dünya kan ağladı. Başbuğ olmuştu mülke, Geldi ecel can ağladı!" Âşık VEYSELAtatürk'ün aramızdan ayrılışının bugün 84'üncü yıldönümü... Bu vesileyle aradan bunca yıl geçmiş olmasına rağmen ben sizlere onun Türkiye'de ve dış ülkelerde şu kadar büstü, heykeli ve şu kadar caddede ismi olmasından... İngiltere Kralı VIII. Edward'ın önünde ceketini ilikleyerek elini öpmeye kalkmasından, Papa II. Jean Paul ve Ay'a ilk ayak basan astronotlar Neil Armstrong, Buzz Aldrin, Michael Collins gibi o gün için dünyanın en gözde insanlarının mozolesine çelenk koyarak saygı duruşunda bulunmasından... Veya Ürdün Kralı Abdullah'ın, kendi ırkı Arapların I. Cihan Harbi'ndeki biz Türklere karşı olan tutumlarından dolayı Atatürk'ün şahsında ve huzurunda itiraf gibi özür dileyen gözyaşlarıyla için için ağlamasından söz edeceğim...Haberin Devamı-Lloyd George'un tanımını unutmayalım: "O, I. Cihan Harbi gibi tarihin tam da çatlama noktasında Tanrı'nın Türk milletine yüce tebessümüdür."- Atatürk hiçbir zaman umudunu ve ideallerini yitirmedi. Biliyorsunuz bu konuda O'na, "Asker yok, para yok, silah yok" diyen hemen hemen bütün yakın arkadaşları mandacılığı savunurken O, "Asker de bulunur silah da bulunur para da bulunur" dedi.- O'nu bu derece büyük yapan yönlerinden biri de cesareti ve soğukkanlılığı idi. Çünkü O, o zamana değin gelmiş geçmiş bütün devlet adamlarının ve filozofların hayatını ve bütün özdeyişlerini didik didik incelemiş ve bu konuda, "Biliniz ki gerek devletler arasında olsun ve gerekse fertler arasında olsun, en kuvvetli insanlar, felaket veya büyük kırılma anlarında ruhen en az sendeleyenler ve fiilen de onlara en çok karşı koyanlardır" diyen efsanevi Antik Çağ'ın yıldızı Perikles'ten örnek almıştı.AKLIN ANAHTARI- Ufkunu ve zekâsını genişletmek adına, 'En hakiki mürşit ilimdir' diyecek kadar doğanın ve hayatın yasalarını matematiksel olarak ifade eden Atatürk'ün, 'Aklın Anahtarı Bir Bilim Âşığı' olduğu için bilhassa geceleri şişen gözlerini zaman zaman ıslak tülbentle silerek hayatı boyunca tam 3997 kitap okuduğunu yine söylemeye hiç gerek yok. Çünkü O bütün bu kitapları okurken, Martin Luther'in, "Beyin tıpkı bir değirmen taşı gibidir; onun içine öğütülecek daima bir şeyler atılmadıkça, bu defa kendi kendini öğütür" dediğini herhalde çok iyi biliyordu.Haberin Devamı- Özünde mayasını taşıdığı bu milletin neler çektiğini çok iyi biliyor ve anında kulağına geliyordu. Hani Mehmet Âkif diyor ya, "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın", diye. O hesap, Allah bu millete bir daha öyle bir işgal ve mezalim yaşatmasın. Onun için, "Bu millet böyle yaşamaktansa gökkubbe üzerimize çöksün daha iyi. Ya istiklal ya ölüm" dedi. "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, bütün vatan toprağıdır, vatanın her karış toprağa kanla sulanmadıkça savaş alanı asla terk edilemez" dedi. Yeri geldi, "Merminiz yoksa süngünüz de mi yok" dedi. Yeri geldi, "Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum" dedi.Bildiğim kadarıyla bu zamana kadar Sezar'dan, Büyük İskender'den tutun da II. Dünya Harbi'nin (1944-45 arası) Batı Avrupa Cephesi Müttefik Kuvvetler Başkomutanı David Eisenhower'a ve aynı harbin Pasifik Cephesi Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Douglas MacArthur'a ve yine II. Cihan Harbi'nde kara harplerinin rengini değiştiren tankların patronu General Patton'a varıncaya kadar, dünyanın gelmiş geçmiş hiçbir asker ve komutanı, tutuştukları savaşların hiçbirinde böyle devrim gibi cümlelerle daha keskin bir emir vermedi.Haberin DevamıATATÜRK'ÜN FARKIBaşbakan Tojo Hi'nin talimatıyla II. Cihan Harbi'nde Pearl Harbor Baskını'nı planlayan ve emrini veren ünlü Japon Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Isoroku Yamam Oto ise, "Tora, Tora, Tora!" (Hücum, hücum, hücum!) diye hep öldürmeyi emretti. Ama Atatürk gibi ölmeyi emretmedi. Onun için savaşın bir kartalı olarak Atatürk silahlarımızın ucundan çıkan mermilerin ateşinden al renkli zafer bayrağını bu memleketin gönderine dikmesini çok iyi bildi.(Sürecek...)Ahmet Eren DOĞA-Araştırmacı, yazar, Narlıdere-İZMİRMİLAS'IN ZEYTİNYAĞINDA MAKUS