Hîle ile rızık artmaz ve malın bereketi gider!

Hîle ile biriktirilen şeyler, bir felâketle gider ve geride yalnız günahları kalır!.. Ebû Bekr bin Neccâd hazretleri hadîs ve fıkıh ilminde, zamânının en önde gelen âlimlerinden idi. 867 (H.253) senesinde Bağdat'ta doğdu. 959 (H.348) senesinde vefât etti. Birçok âlimden ilim aldı. Hanbelî mezhebindeki meseleler kendisinden sorulup, fetvâ istenirdi. Çok eseri vardır. Yaşadığı devirde, Irak'taki Hanbelî âlimlerinin en büyüğü idi. Kusûru gizlemek, hıyânettir. Mümine, nasihat etmemektir. Zalim, âsî olmaktır. Malın iyi tarafını göstermek, karanlıkta göstermek zulüm, hile olur. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buğday satan birisinin buğdayına, mübârek parmaklarını sokup, içinin yaş olduğunu görünce, (Bu nedir) buyurdu. Yağmur ıslatmıştır deyince, (Niçin saklayıp göstermiyorsun Hîle eden, bizden değildir) buyurdu. Birisi, üçyüz dirhem gümüşe bir deve sattı. Devenin ayağında ârıza vardı. Eshâb-ı kirâmdan "aleyhimürrıdvân" Vâsile bin Eska' orada idi. O anda dalgın idi. Devenin satıldığını anlayınca, alanın arkasından koşup, devenin ayağı arızalıdır dedi. Müşteri deveyi geri getirip, parasını aldı. Satıcı, "Satışımı niçin bozdun" deyince, Vâsile dedi ki, Resûlullahtan işittim. Buyurdu ki, (Satılan bir şeyin kusûrunu gizlemek helal değildir. O kusûru bilip söylememek de, kimseye helal değildir.) Vâsile yine dedi ki: Resûlullah bizden söz aldı ki, Müslümanlara nasîhat edelim. Onlara merhamet edelim. Malın kusurunu saklamak, nasîhat etmemek olur. Satıcıların, kusûr saklamamaları çok güçtür. Büyük cihâd demektir. Bu cihâdı kazanmak için, mal alırken dikkat